"İŞ GÜVENLİĞİ ÖNLEMİ DİYE BİR ŞEY YOKTU"

FLORMAR'DA ÇALIŞANLARIN SAĞLIĞI HİÇE SAYILIYOR

 

ZUHAL AKTAŞ, 34 yaşında, eşini kaybetmiş, iki çocuğu tek başına büyütüyor. Evde çalışabilecek ve evi geçindirebilecek tek kişi. 3 yıldır Flormar'da çalışıyor. Maskara bölümünde çalışıyormuş atılmadan önce operatör yardımcısı olarak.

Ürünler değişeceği zaman kalıpları takıyor, 'üretim için ne iş gerekiyorsa hepsini yapıyordum' diye özetliyor işini.

100 kiloluk bidonların içinde gelen koyu ve yoğun haldeki yarı mamül hammaddeyi çok büyük kepçelerle kazana dolduruyorlar. Her şey manuel olarak yapılıyor maskara bölümünde.

Besleme manuel yapılıyor, fırça manuel takılıyor, toplama manuel yapılıyor...

Maskaranın yapıldığı makine içiçe iki kazandan oluşuyor, içteki kazan basınçlı, sıcaktan genleşerek iç kapağın patladığı zamanlar oluyormuş. Zuhal Aktaş, henüz iki aylık çalışak iken sonuçları çok vahim olabilecek bir iş kazası geçirmiş.

Bir gün kapak basıncın etkisiyle fırlamış yerinden, yüzünü teğet geçmiş, şans eseri bir şey olmamış. "Yan durmasaydım yüzüm gözüm parçalanmıştı" diyor. İşe yeni başladığı için ne yapacağını bilememiş, operatörünü çağırmış, ancak operatörü gelmemiş.

Bu kazadan sonra durumu biraz düzeltmişler, kazanı arızaya almışlar, iç kapakları yenilemişler, ama aynı sistemde çalışmaya devam ediyorlar. Kendileri, açarken daha dikkatli olmayı öğrenmişler sadece.

Makineler temizlenirken yoğun bir şekilde alkol kullanıldığını ve kokusundan etkilendiklerini sözlerine ekliyor.

SELVER KARABOĞA, 25 yaşında, 5 yıldır Flormar'da çalışıyor. Evli değil, ailesiyle yaşıyor. Daha önce maskara bölümünde çalışıyormuş. Ancak maskara bölümünde neredeyse parmağını kaybediyormuş. Çalıştığı maskara makinesi manuel olduğu için parmağını makineye sıkıştırmış. Hâlâ parmağında taşıdığı izleri gösteriyor...

Sonra oje bölümüne vermişler. "Orası maskara bölümüne göre daha rahattı" diyor. En azından otomatik çalışılıyormuş orada. Makine otomatik, fırça ve kapak olarak iki tamburu bulunuyor, "Biz sadece kapak döküyorduk. Makine otomatik olarak makineyi besliyordu." Görevi makineyi gözlemlemek ve toplama yapmakmış. Ürün değişimi, renk değişimi ve makine ayarını yapmak da onun işleri arasında.

Oje bölümünde çalışmanın sağlığına yönelik tehlikelerden çok söz etmiyor, ama yoğun aseton kokusu olduğunu ve çalışırken herhangi bir maske kullanmadıklarını belirtiyor.

NURHAN GÜLER, 33 yaşında. Evli, iki oğlu var. 14 yıldır Flormar'da çalışıyor, anlatacak çok şeyi var. Ne de olsa 19 yaşında başlamış çalışmaya. O da önceden maskara bölümündeymiş. Yıllarca orada çalışmış, son altı aydır far bölümünde çalışıyormuş. Maskara'dayken de far bölümündeyken de bölüm sorumlusuymuş. "Maskara bölümündeyken 5 makineden sorumluydum. Gün içinde sürekli hareket halindeydim. Aşağıdan yüzer kiloluk bidonları yukarıya çekiyordum." diye anlatıyor yaptığı işi. Ürün çeşitliliği en fazla bölüm olduğu için organizasyonu epey efor gerektiriyor. Sadece maskara değil, sıvı ruj, parlatıcı, likit farlar, kremler de orada üretiliyor.

Maskara makineleri farklı renkte ürünler yaptığı için her seferinde sıfıra temizlenmesi gerekiyor. Bu da makinenin yaklaşık yüz parçaya ayrılması anlamına geliyor. Alkolle temizlendiği için sadece eldiven ve ince bir maske kullanılıyor, "yetmiyor tabii" diye ekliyor.

Bir kadın olarak bu direnişe katıldığı için gurur duyduğunu söylülyor. Direnişe katıldığından beri kendini hem bedenen hem ruhen daha özgür hissettiğini, özgüveninin geldiğini, cesaretinin arttığını hissettiğini belirtiyor.

"Flormar'ın bir reklamı var kadınlar her şeyi başarır diye, biz ondan yola çıktık: 'Kadınlar isterse her şeyi başarıyor' diyoruz" diye bitiriyor sözlerini.

 

(Kaynak: Petrol-İş Kadın Dergisi, Sayı 59, Ağustos 2018)