Sosyal medya ve internet kullanımı, giderek artan sanal tehditler kadınları nasıl etkiliyor?

 

SİBER HAYAT,

OH NE RAHAT!

İnternet ve sosyal medyada geçirdiğimiz süreler giderek artıyor. Bir araştırma, 2016'da bir kişinin ortalama bir günde sosyal medyada 126 dakika geçirdiğini, 2017'de bu sürenin 135 dakikaya çıktığını ortaya çıkartıyor. Sosyal medya kullanımına ek olarak internette de saatlerimizi harcıyoruz. Bu kadar uzun süreler geçirdiğimiz bu ortamlar bizler için ne kadar güvenli? Siber güvenlik bizim için ne kadar önemli? Siber hayat kadınlar açısından ne tür tehditler içeriyor?  Tüm bunları ve nasıl korunacağınızla ilgili ayrıntıları bilmenizde fayda var.

Neşe Açarı

Siber kelimesini, hayatımızda giderek daha çok yer almaya başlayan internet ile birlikte duymaya başladık. Sibernetik kökeninden gelen bu terim ile birlikte 10-15 sene gibi bir süre zarfında, içerisinde "Siber" kelimesi geçen birçok yeni kavram daha ortaya çıkmıştır: "Siber güvenlik", "siber uzay", "siber savaş", "siber silah", "siber casusluk"...

Tüm bunların içerisinde ise son kullanıcı olarak bizleri en çok ilgilendireni siber güvenliktir. Nedir siber güvenlik? Siber ortamda, kurum, kuruluş ve kullanıcıların varlıklarını korumak amacıyla kullanılan araçlar, politikalar, güvenlik kavramları, güvenlik teminatları, kılavuzlar, risk yönetimi yaklaşımları, faaliyetler, eğitimler, en iyi uygulamalar ve teknolojiler bütünüdür.

Tüm bunlar bize çok uzak gibi görünse de giderek daha sık duyulmaya başlayan sosyal medya hesaplarının, dolayısıyla kişisel verilerin satılması, dolandırıcılık hikâyeleri konunun magazinsel olmaktan çok hukuki yanlarını da daha iyi anlamamız gerektiğini ortaya koymaktadır.

Hukuki olarak gündemimizde olan Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ise farklı bir yazının konusu olmakla birlikte Siber Güvenlik konusu ile bağlantılı ve yaşayacağımız bu tür bir hak ihlâlinde izlememiz gereken yolu anlamak açısından da bilgi sahibi olmakta fayda vardır.

Bu başlıkların içinde özellikle kadınların hayatını etkileyen siber zorbalık nedir? Çoğunlukla kadınların ve çocukların maruz kaldığı siber zorbalık, bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak bir birey ya da gruba yapılan teknik ya da ilişkisel tarzda zarar verme davranışlarıdır.

Sosyal medyada taciz; siber zorba olan bir bireyin hoş olmayan metin mesajlarını, e-posta mesajlarını, görsel veya değişik başka formlarda oluşturulan mesajları kasıtlı olarak kurbana göndermesidir.

Yüzlerce örneğine sosyal medya tacizcilerini tek hesap altında teşhir eden ve kadınlar için özgür bir sosyal medyayı hedefleyen “Tacizci Veri Tabanı”nda bulabileceğimiz sanal tacizcilik sonucu intihara sürüklenmiş kadınların olduğu biliniyor.

Bu veritabanını hayata geçiren kadınların paylaştığı veriler de gösteriyor ki kadınlar için hayat, sosyal medya alanında da kolay değil.

18-24 yaş arası kadınların %25'i dijital tacize maruz kalıyor

PEW araştırmasına göre, internet kullanıcılarının yüzde 73’ü çevrimiçi ortamda birinin tacize maruz kaldığına şahit olduğunu; yüzde 40’ı ise çevrimiçi tacizi şahsen deneyimlediklerini belirtiyor.

Online tacizi en çok genç kadın internet kullanıcıları deneyimliyor. 18-24 yaş arası kadınların yüzde 26’sı internette taciz derecesinde takip edildiğini, yüzde 25’i ise cinsel tacize uğradığını belirtiyor. Tacizin en çok yaşandığı online mekân ise sosyal paylaşım platformları.

Online tacize uğrayanların yüzde 38’i tanımadıkları kişilerin, yüzde 26’sı ise gerçek kimliğini bilmediği kişilerin tacizine uğradığını belirtiyor.

Dijital taciz, bianet erkek şiddeti çetelelerine bir kategori olarak 2013'te eklendi. 2013 çetelesinde bu oran yüzde 6 iken 2015'te yüzde 12'ye yükseldi.

 

Kadınlar olarak siber güvenlik hakkında bilmemiz gerekenler

Gerçekten sayfalarca yazılabilecek bu konuda birkaç çarpıcı başlık üzerinden devam etmek istiyorum.

Güvenli olmayan cihazları (internet bağlantısı yaptığımız tüm elektronik cihazlar) kötü niyetli kişiler, internet üzerinden yaptıkları basit taramalarla keşfedip, bulaştırdıkları zararlı yazılımlarla kontrolü ele geçirebiliyorlar. Bu zararlılarla bilgisayarınızdan farklı kişilere/kurumlara saldırabiliyor, bilgisayarınızın üzerinde kamera, mikrofon vb. varsa ortam izlemesi ya da dinlemesi yapabiliyorlar. Ya da en basitinden Facebook, Messenger, Instagram vb. hesaplarınızın kullanıcı adı ve şifrelerini çalabiliyorlar. Kısa bir bilgi olarak paylaşmak isterim ki; “Zombi Bilgisayar” denilen bu cihazlarda Türkiye, dünyada üçüncü ülke konumunda. Kısacası başkalarının yönetiminde olan bu cihazlarda sayı son bir yılda yüzde 14 artmış durumda. Bir gün sizin bilgisayarınızdan gönderilen bir mesaj ya da yapılan yasadışı bir para transferinin mağduru olmamak için konunun ciddiyetini ortaya koymak gerekiyor.

Bilgisayarınızda ya da internete bağlanarak kullandığınız cihazlarda yaptıklarınızın gerekli güvenlik önlemlerini almamanız durumunda yol açabileceği sonuçlar, tahmin edemeyeceğiniz boyutlarda olabiliyor.

Gün içinde ayakkabı fiyatlarına baktığınız bir cihazın tüm gün girdiğiniz diğer sitelerde (mobil cihazdan gazete okumak ya da sosyal medya hesabınızda gezinmek de dahil) karşınıza çeşitli markalarda ve fiyatlarda ayakkabıları çıkarması aslında sadece masum bir örnektir.

Bir arama motoruna girdiğiniz kelime sadece sizin merak ettiğiniz değil, sizi merak edenlerin de kullandığı bir araç haline gelebilir.

Ama her örnek masum olmayabilir. Konu çocuklara alınan akıllı saatler.

“Avrupa Tüketici Örgütü (BEUC), Kasım 2017 başında, bazı markalarda üretim hatalarının bulunduğunu ve bilgisayar korsanlarının konum bilgilerine erişebilmesi nedeniyle bu saatleri kullanan çocukların kişisel mahremiyetinin tehlikede olduğunu açıklamıştır. Sözü edilen bu markalarda, aynı tarz açıklar yüzünden kişilerin mahrem bilgileri de rızaları dışında paylaşıma açık hale gelebilmektedir. Özellikle bazı GPS özelliği olan saatlere kötü niyetli saldırganların kolaylıkla sızarak 5-12 yaş hedef kitle çocuklarımızın öğrendikleri ve ses kayıtlarına erişebildikleri raporlanmıştır.”

Yine son dönem çocukları hedef alan tehlikenin büyüklüğünü anlamak açısından diğer verilere bakmakta fayda var;

12 ile 17 yaşları arasındaki çocukların % 93’ü çevrimiçi.

Her üç çocuktan biri çevrimiçi tacize uğruyor.

12 ile 17 yaş arasındaki çocukların % 75’inin cep telefonu var.

Her 7 çocuktan biri, tanıdığı biri tarafından gönderilen mesajla, cinsel anlamda önerilerde bulunan resimler alıyor.

Soruları çoğalttıkça az duyduğumuz örnekleri de paylaşmakta fayda var. Örneğin alarm, klima, ışık sistemine hatta buzdolabına kadar reklamlarda karşımıza çıkan akıllı evler tamamen güvenli mi? Evlerimizde akıllı ev sistemleriyle hayatımızı kolaylaştırmaya çalışırken, sistemlerin kullandığı uygulamalar, yazılımlar ya da internete bağlı olma gereksinimleri ile ne kadar güvendeyiz? Akıllı evlerde sistemleri yönetebilmeniz için uygulamaları, telefonunuzun desteklediği uygulama mağazasından indirmeniz gerekiyor. Akıllı evler için hazırlanan programlarda, siz telefonunuzun ekranında bir tuşa dokunduğunuzda uygulama arkada bir kod bloğu çalıştırır. Böylece uzaktan evinizde bulunan sistemleri çalıştırıp yönetebilirsiniz. Bu uygulamaları indirirken kullanım koşullarının kabul edilmesi ve telefon üzerinden ulaşılabilecek yerlere izin verilmesi istenir. Ancak uygulamalardaki güvenlik açıkları ve verdiğiniz izinler nedeniyle evinizin güvenliği tehlikeli hale gelebilir.

Bir diğer örnek; çoğumuzun evinde bulunan akıllı TV'ler. Farkında olmasak da internete bağlı diğer cihazlarımız gibi onlar da tehdit altında. Aslında cihazlarımızdan çok bizler tehdit altındayız. Tehditlerin amaçları farklı farklı; bazıları kullanıcı adı ve şifrelerini hedeflerken, bazıları kredi kartı bilgilerini ele geçirmeyi, bazıları da daha masum görünen kullanıcı alışkanlıklarını takip edip bu bilgileri reklam vs. şirketlerine satmayı hedefliyor. Ayrıca özel hayatın içine girilmesi gibi niyetler de olabilir ki en can sıkıcılarından biri bu olsa gerek.

2015 yılında Samsung akıllı tv’nin ses tanıma fonksiyonunun, ortamdaki sesleri dinleyip metin haline getirerek, bu metinleri Internet üzerinden üçüncü parti firmalarla paylaştığı ortaya çıkmıştı. (Sonrasında Samsung bu paylaşımın sadece spesifik bir firma ile olduğunu belirtti ve güvenli bir platform oluşturmak için hangi önlemleri aldıklarını paylaştı.)

Normal şartlar altında ses fonksiyonu açıkken ekranda bir mikrofon işareti belirmekte ve sesli komutları şifreleyerek saklamakta ve yine bu bilgiyi şifreli olarak internet üzerinden iletmektedir. Ancak, televizyonumuza bulaşan zararlı bir yazılım, bu ses tanıma fonksiyonunu kullanarak ortam dinlemesi yapar ve dinlediklerini Internet üzerinden kötü niyetli sahibine iletirse ne olacak? Bu ve benzeri konular sadece Samsung’a özgü değildir. ABD’de yaygın olan Vizio adlı akıllı televizyon platformunun, kullanıcı izleme alışkanlıklarını program, saat, IP bilgisini içerecek şekilde kaydettiği ve bu bilgileri Internet reklam firmaları ile paylaştığı ortaya çıkmıştı. Bu nedenle, 2.2 milyon ABD doları ceza ödemek zorunda kalmıştı. Geçtiğimiz yıllarda LG’nin de akıllı reklam (Smart Ad) fonksiyonu tepki toplamıştı.

Dünya ve ülkemizden örnekler arttırılabilir. Alınacak önlemler konusunda da bazı bilgiler verelim:

Genel önlemler:

İnternete bağlı nesneler, genellikle kullanım kolaylığı düşünülerek, çabukça kurulacak şekilde ayarlanmıştır (örneğin “fabrika ayarlarında” bilinen, hazır parolalar bulunabilir). Kullanmakta olduğunuz bütün nesneler üzerinde üretici tarafından önerilen güvenlik önlemlerinin gerçekleştirilmesi ve internete bağlı nesnelerin sadece sizin güvendiğiniz cihazlar ile haberleşmelerinin sağlanması yerinde olacaktır.

Kullanılan mobil cihazların ve internete bağlı nesnelerin herhangi bir güvenlik zafiyetine sahip olup olmadıklarını kontrol etmek, gerekirse bu cihazlar ve nesneler tarafından kullanılmakta olan yazılımların (işletim sistemi, vb.) güncellenmesini sağlamak, sizi daha güvenli hale getirecektir.

Gerek bu cihazlarda yer alan kişisel verilerimizi korumak, gerekse internete bağlı nesneleri yönetmek için yararlandığımız uygulamalara kötü niyetli kişilerin erişimini engellemek için, uzun, tahmin edilmesi zor ekran koruyucu parolalarla mobil cihazlarımızı güvenli hale getirmek, basit ama etkili bir çözümdür.

 

Sosyal medya kullanımında:

Sosyal medya hesaplarının birçoğunda iki adımlı doğrulama özelliği bulunmaktadır. İki adımda doğrulama özelliği sayesinde, hesabınız başka kişiler tarafından ele geçirilmeye çalışıldığında, şifreniz başka kişilerin eline geçse bile SMS veya uygulama üzerinden gönderilen bir kod girilmeden hesabınıza erişim sağlanamayacaktır.

Facebook, Twitter ve Instagram gibi sosyal ağlarda API (Uygulama programlama arayüzü) üzerinden hesabınızın kontrolüne erişmeye çalışan uygulamaların sıklıkla bulunduğunu hepimiz biliyoruz. “Hangi ünlünün kardeşi olmalıydın” tarzı soruların yer aldığı bir uygulama üzerinden, siz farkına varmadan ya da dalgınlığınızdan yararlanarak hesabınızdan tam yetkilendirme alınabilir. Bu yöntemi kullanarak hesabınızın şifresini görüp değiştiremeseler bile hesabınızdan beğeni atabilir veya yorum yapabilirler. İzin kaldırma işlemi genellikle “ayarlar” kısmındaki “uygulamalarım” bölümünden gerçekleştirilebilir.

Halihazırda kullanmadığınız sosyal medya hesaplarınız varsa bunları açık tutmanız, aktif halde kullandığınız sosyal medya hesaplarınızın güvenliğini tehdit edebilir. Çünkü sosyal medya hesabınızı aktif olarak kullanmıyor olsanız da şifresi diğer sosyal medya hesaplarınızla aynı olabilir veya hesabınızın içerisinde yer alan  güvenlik sorularınızla ilgili veriler yer alabilir. Bunun yanında Facebook, Instagram  gibi özel mesajlaşma bölümü olan bir sosyal medya ağını kullanmışsanız, başkalarının sizin isminizi kullanılarak çevrenizdeki insanları dolandırmasına bile neden olabilirsiniz. İşte bu yüzden kullanmadığınız sosyal medya hesaplarınızı silmeniz sizin için daha güvenli olacaktır.

Paylaştığınız gönderileri herkesin görebileceği şekilde paylaşmak yerine sadece görmesini istediğiniz kişilerle paylaşmalısınız. Tanımadığınız kişilerden gelen arkadaşlık isteklerini, takip taleplerini kabul etmemelisiniz. Her uygulamanın kendine ait gizli hesap özelliği bulunmakta, bunları aktif hale getirmelisiniz..

 

Akıllı TV’lerde:

Tv’nin Internet’e bağlı olması gerekmiyorsa, yani sadece standart tv özellikleriyle kullanılıyorsa internet bağlantısı yapmayabilirsiniz.

Tv üzerindeki kamerayı bir bantla kapatabilirsiniz.

Mikrofonu da, kullanmıyorsanız veya kullanmadığınız zamanlarda kapatabilirsiniz.

Ekrana gelen şüpheli mesajları, özellikle de başka cihazlara bağlantının onaylanmasına yönelik mesajları onaylamayın.

Akıllı tv’nizin web tarayıcısını kullanırken, bilgisayarınızda olduğu gibi ziyaret ettiğiniz sitelere dikkat edin, seçici olun.

“Gizlilik Politikası” vb. adları altındaki koşulları içeren dokümanları onaylamadan önce okuyun

 

Akıllı saatlerde:

Çocuklar için akıllı saati uçak modunda wireless kullandırarak,

Çocukların cep telefonu ile konuşmasına veya G kullanmasına taviz vermeyerek,

Wireless cihazını, kullanılmadığı zamanlarda veya aklınıza geldikçe kapatarak,

Video gibi yoğun internet kullanımı alanında wireless cihazı ile konuşan cihaz arasında çocukların dolanmamasına dikkat etmeye çalışarak bazı küçük kontroller sağlayabiliriz. 

 

KAYNAKLAR:

http://www.bilgimikoruyorum.org.tr/?b425_

https://guvenligunler.com

https://m.bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/188247-twitter-da-kadinlara-cesaret-tacizcilere-korku-saliyor-tacizci-veri-tabani

 

(Petrol-İş Kadın Dergisi, Sayı 60, Nisan 2019)