Yoksulluğun fotoğrafında simgeleşen Florence Owens Thompson

“Göçmen Anne”nin Hikâyesi

Geçtiğimiz sayıda başlattığımız “Fotoğraflarda Simgeleşen Kadınlar” bölümüne bu sayıda ve Amerikalı fotoğrafçı Dorothea Lange tarafından çekilen ve yoksulluğu anlatan dünyaca ünlü “Göçmen Anne” fotoğrafından Florence Owens Thompson ile devam ediyoruz.

İnternette arama motorlarına kadın, yoksulluk, göçmenlik kelimelerini yazdığınızda karşınıza çıkan fotoğraflardan birisi de ünlü “Göçmen Anne” (veya bazı kaynaklara göre Göçmen Ana) fotoğrafıdır.

Florence Owens, 1 Eylül 1903 tarihinde Florence Leona Christie olarak Amerika’nın şimdi Oklahoma olarak anılan eski Kızılderili Bölgesi’nde dünyaya gelir. Babası Jackson Christie, kendisi dünyaya gelmeden önce annesini terkeder. Annesi, daha sonra 1905 yılında Charles Akman’la evlenir. Aile, daha sonra Kızılderili Bölgesi’nin dışında küçük bir çiftlikte yaşamaya devam eder.

Tarihler 14 Şubat 1921’i gösterdiğinde, Florence, 17 yaşındadır ve 23 yaşındaki çiftçi oğlu Cleo Owens’le evlenir. Violet ve Viola adında iki kızları ve Leroy adında bir oğulları olur. Florence, daha sonra kocasının ailesiyle birlikte Kaliforniya’nın Oroville kentine göçeder. Orada Sacramento vadisinde kereste kesimi ve çiftlik işlerinde çalışırlar.

1931 yılında kocası Cleo tüberkülozdan hayatını kaybedince, Forence, altı çocuğu ve karnındaki bebeğiyle tarlalarda ve restoranlarda çalışmaya başlar. 1933 yılına geldiğinde yedinci çocuğunu dünyaya getirir. Kendi ailesinin yanına Oklahoma’ya döner ve bu sefer de onlarla birlikte Kaliforniya’nın Shafter eyaletine göçeder. Orada, üç çocuğu olan Jim Hill ile tanışır.

 

Fotoğrafın çekildiği an

1936 yılında, marul tarlalarında iş bulma umuduyla Los Angeles’tan Watsonville’a giderken arabaları bozulur.  Dinlenmek üzere bir bezelye toplama kampına girerler, kampta 2500 insanın bulunduğunu öğrenince çok şaşırırlar. Dolu yağışı nedeniyle ürünler zarar gördüğünden tarla bozulmuştur. Jim Hill, araba parçasını tamir ettirmeye götürdüğünde geçici olarak kurdukları bir çadırda beklemeye başlarlar.

İşte o çadırda çocuklarıyla birlikte otururken, fotoğraf çekiminden dönen Dorothea Lange’nin dikkatini çekerler. Lange, derme çatma çadırın altında çocuklarıyla oturan Florence’ın yanına gelerek altı fotoğraf çeker. Kampta bulunan başka hiç kimsenin fotoğrafını çekmeden arabasına biner ve gider. İki kadının karşılaşması yalnızca birkaç dakika sürmüştür. Daha sonra, iki kadının farklı şeyler hatırladığı ortaya çıkacaktır.

 

İsimsiz bir göçmen kadın

Dorothea Lange fotoğraf için şöyle not düşer: “Nipomo, Kaliforniya, Mart 1936. Göçmen tarım işçi ailesi. Yedi aç çocuk. Anne 32 yaşında, baba Kaliforniya yerlisi. Bezelye toplama kampında ürünün zarar görmesi sonucu hasat başarısız olmuş. Yemek satın alabilmek için arabalarının tekerlerlerini satmak zorunda kalmışlar.”

1960 yılında Popular Photography (Popüler Fotoğraf) adlı bir dergide Lange fotoğrafla ilgili anılarını şöyle anlatır: “Bana hiç bir şey sormadığını hatırlıyorum. Altı fotoğraf çektim, giderek yaklaşarak aynı yönden sürekli fotoğraf çektim. Ne adını ne de hikâyesini sordum. Bana, donmuş tarlada kalan mahsülle ve çocuklarının yakaladığı kuşlarla beslendiklerini anlattı. Yemek satın almak için arabasının tekerlerini satmıştı.”

Yıllar sonra Florence, Lange’nin fotoğrafları yayınlamayacağına söz verdiğini belirtir. Oğlu Troy Owens, “Tekerlekleri satmış olmamız mümkün değil, çünkü elimizde satmak için fazladan tekerleğimiz yoktu. Sadece arabada bulunanlar vardı, onu da arabayı sürmek için kullanıyorduk.” diye anlatır olayın ayrıntılarını.

 

Fotoğraf gazetede

Ertesi gün, fotoğraflar bir gazetede ekonomik krizin kurbanlarına yardım kampanyasıyla ilgili bir haberde “Göcmen Anne” adıyla yayınlanmıştı. Bir tanıdıkları fotoğrafı gazetede görmüş, koşarak getirmişti. Florence, fotoğrafa bakmış, hiçbir şey söylememişti.

Florence, Modesto’ya ikinci dünya savaşından sonra taşınmıştır. Taşındığında 10 çocuğu vardır. Brady’nin annesi olan Shirley, en küçük kızıdır ve Lange fotoğrafı çektiğinde henüz dünyaya gelmemiştir.

1945 yılıdır ve savaş sonrası işgücü ihtiyacı, Florence’nin bir hastanede iş bulmasını sağlar. 8.5 yıl boyunca haftada yedi gün, günde 16 saat çalışır. Hastanede tanıştığı George B. Thompson ile evlenecek ve ailesine mali açıdan güvenli bir ortam sağlar.  Eşini 1974 yılında kaybeder. 

Lange, fotoğrafını çektiği kadının ve üç çocuğun adını sormamıştı, bu yüzden kimlikleri 40 yıldan fazla bir süre sır olarak kalmıştı.

 

Fotoğrafın gizemi çözülüyor

Gizemin çözüldüğü ilk olay ise oldukça dokunaklı. 1974 yılında, Santa Clara’da yüksekokul öğrencisi Shery Brady, tarih kitabını karıştırırken ünlü bir fotoğrafta tanıdık bir yüze rastlar. Koşarak öğretmenine gider ve “bu fotoğraftaki kadın benim büyükannem” der. Öğretmeni, “tamam, çok güzel, şimdi git ve yerine otur” diye gönderir onu. “Hayır, şaka yapmıyorum, o gerçekten büyükannem” diye tekrarlayınca öğretmeni, “sen ciddisin” diye yanıtlar. Eğer öğretmeni ona gerçekten inansaydı, gizem o sene çözülecekti.

Ancak olayın çözülmesi, dört sene sonra, 1978 yılında Modesto Bee adlı yerel bir gazetede çalışan Emmett Corrigan’ın söyleşisi sayesinde gerçekleşti. Florence, söyleşide, Büyük Buhran’ın simgesi haline gelen siyah beyaz fotoğraftaki kadının kendisi olduğunu, iki yanında yüzlerini Lange’nin kamerasından gizleyen çocukların da kızları Katherine ve Ruby olduğunu, kucağındaki bebeğin ise Norma olduğunu söyleyecektir.

 

“Umudumu kaybetseydim başaramazdım”

1979 yılında NBC’den Bob Dotson’un yaptığı röportajda “Çocuklarımla birlikte çadırlarda kaldık, bambu evlerde yaşadık, kısacası yaşamımızı sürdürebileceğimiz her yerde yaşadık. Pamuk topladım, hastanelerde çalıştım, barlarda çalıştım, aşçılık yaptım, tarlada çalıştım, çocuklarımı besleyebilmek için yapabileceğim her şeyi yaptım.” diye anlatıyordu o günleri Florence.

Aynı görüşmede, Lange’nin çektiği fotoğrafın aynısını 43 yıl sonra yeniden çektirirler. Herkes yerli yerindedir ve herkes aynı konumunu korumaktadır yeni fotoğraf karesinde. Söyleşiyi yapan Dotson’un “Hiç umudunu yitirdiğin oldu mu?” sorusunu şöyle cevaplar Florence: “Hayır, umudumu kaybetseydim, asla başaramazdım.

 

Her koşulda iş bulurdu

“Göçmen Anne” fotoğrafında annesinin kucağında henüz bebek olan kızı Norma, söyleşide annesinin aileyi nasıl birarada tuttuğunu şöyle anlatır: “Annem dışarı çıktığında iş bulmayı başaran bir kadındı. Çiftçilerle konuşur ve hepimize iş ayarlardı. Çok güçlü bir kadındı ve ona hepimiz güvenirdik. Sabahları uyandığımızda gidecek işimiz ya da yiyecek yemeğimiz olduğunu bilirdik.”

2009 yılında 77 yaşında olan kızı Katherine’le yapılan bir söyleşide, annesinin kırmızı elbise giymekten ve country müziği dinlemekten hoşlandığını belirtiyor ve yıllarca baraka ve çadırlarda yaşadıktan sonra bir eve taşınmayı önerdiğinde “Beton olmayan zeminde yaşayamam, şu anda olduğum yerde mutluyum” dediğini belirtiyor.

 

Herkesin tanıdığı göçmen anne

Florence Owens Thompson, 10 çocuk dünyaya getirmiş, onları en zor koşullarda büyütmeyi başarmış, pek çok iş yapmış dünyaca ünlü göçmen anne... Yoksulluğun, zor koşullarda anne olmanın simgesi...

1983 yılında hayatını kaybettiğinde 80 yaşındadır Florence. Kendisine sorulmadan çekilen ve yayınlanmayacağına söz verilen fotoğrafı belki ona ekonomik olarak bir kazanç sağlamadı, ama onu, bütün dünyanın tanıdığı ünlü “Göçmen Anne” haline getirdi. (Selgin Zırhlı Kaplan)

 

(Kaynak: Petrol-İş Kadın Dergisi, Sayı 53, Eylül 2016)