Ankara Şubemizin XXIII. Dönem XI. Olağan Temsilciler Kurulu Yapıldı

Ankara Şubemizin XXIII. Dönem XI. Olağan Temsilciler Kurulu Toplantısı 21 Mart 2014 tarihinde  Cuma günü Ankara Şubemizin Toplantı Salonunda; Şube Başkanı Şuayip GÜL, Başkan Yardımcıları Sabri POLAT, Baki TURHAN ve Temsilcilerimizin katılımlarıyla yapılmıştır.

Temsilciler Kurulu Toplantısı Şube Başkanı Şuayip GÜL’ün açış konuşması ile başladı.

Temsilciler Kurulumuzun Değerli Üyeleri,

XXIII. Dönem XI. Olağan Temsilciler Kurulu toplantımızı, dünyada yeni istikrarsızlıkların fitilini ateşleyecek ve ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyayı doğrudan etkileyecek gelişmelerin sürdüğü, savaş ve çatışma risklerinin arttığı bir dönemde topluyoruz. Böylesi bir dönemde ülkemiz ise seçim sürecine girmiş ve ekonomi üzerindeki kriz tehditleri riski artmaktadır.

Suriye'yi iç savaşa sürükleyen güçler, Mısır'da darbeye giden yolun önünü açmışlar, bugün ise Karadeniz'deki kuzey komşumuz Ukrayna'da kanlı bir çatışma ortamı yaratmışlardır. Son yıllarda halkların demokrasi, iş, ekmek ve güvenli gelecek talepleriyle yaptığı eylemler, emperyalist merkezlerin güç savaşının konusu haline getirilmek istenmektedir. Bugün Ukrayna ve arkasından Kırım'da yaşananlar başka bir anlama gelmemektedir. Bu amaca hizmet etmeyen toplumsal talep ve eylemlere ise kulak tıkanmaktadır. Bosna Hersek’te milyonların işsizlik ve yoksulluğa isyan ederek sokağa çıkması, haber bültenlerine dahi girememiştir.

Dünyada emekçi halkların özlem ve taleplerinin, özellikle önemli bir jeopolitik konumu olan coğrafyamızda istikrarsızlıkların aracı haline getirilmek istendiğine şahit oluyoruz. Böylesi hassas bir dönemde, ülkemiz seçimlere gitmekte ve siyasi açıdan ciddi bir belirsizliğin içine sürüklenmek istenmektedir. 17 Aralık'ta patlak veren yolsuzluk ve rüşvet soruşturması, arkasından yargıda ve devlet bürokrasisinde yasadışı yapılanmaları ortaya koyan gelişmeler, ülkemiz siyasetini derinden sarsmıştır. Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları titiz bir şekilde incelenmeli ve yargı süreçleri objektif bir şekilde sonuçlandırılmalı, iddialar doğrulanırsa sorumlular hesap vermelidir.

Diğer yandan siyaseti şantajla şekillendirmeye çalışan “paralel yapılanmanın üzerine gidilmelidir. Ancak bu yapılırken, özgürlüklerden, demokratik haklardan ve basın özgürlüğünden asla taviz verilemez, yargıya siyasetin müdahale etmesine izin verilemez. Tüm bu yaşananlar ülkemizde halk için ve halktan yana, şeffaf ve hesap verebilir bir siyaset anlayışına, bağımsız ve tarafsız yargı sistemine duyulan ihtiyacı ortaya koymuştur. Bu koşullarda girilen 30 Mart yerel seçimlerini, bu ihtiyacın karşılanması ve emekten yana alternatif politikaların güç kazanması açısından önemli bir olanak olarak görüyoruz. Seçimlerde emekçileri, emeğin çıkarlarını göz önünde bulundurarak oy kullanmaya çağırıyor, piyasacı uygulamalara, özelleştirmelere ve rant politikalarına karşı güçlü bir uyarı yapmaya çağırıyoruz. Biliyoruz ki; ülkemizde yıllardır uygulanan talan, özelleştirme ve rant politikalarıyla, yolsuzluk ve rüşvet skandallarıyla yaratılan ekonomik ve toplumsal maliyetler, emekçi halkın sırtına yüklenmek istenecektir. Ekonomide döviz kurunun ve enflasyonun arttığı, faizlerin yükseldiği bir dönemde, reel ücretlerin baskılanacağı ve halkımızın alım gücünün düşeceği açıktır.

Hükümet ve işverenler, ekonomide risklerin arttığı bu dönemde, emekçilerden bir kez daha fedakârlık isteyecektir. İşçi sınıfının ve sendikaların sermayenin bu dayatmalarına karşı kazanımlarını koruması, örgütlülüğümüzden ödün vermeyecek ortak mücadele stratejilerini benimsemesi gerekmektedir.Aynı süreçte hükümet, seçim havasından da yararlanarak kamuda çalışan “taşeron işçilere” kadro vaadiyle popülist bir yaklaşım benimsemiştir. Taşeron işçilerin sorunlarını çözeceğini belirten Çalışma Bakanı, bir taşla iki kuş vurmaya çalışmaktadır. Bir yandan milyonlarca taşeron işçisine karşılığı olmayan vaatlerde bulunarak oy hesabı yapmakta, diğer yandan aslında taşeron çalışmayı yaygınlaştıracak düzenlemeyi meşru hale getirmektedir. Petrol-İş Ankara Şubesi olarak, göz boyama amaçlı bu tür söylemlere karşı emekçileri uyanık olmaya çağırıyor, kırmızı çizgilerimizi hatırlatıyoruz.

Ülkemizin bir taşeron cumhuriyeti olmasını engelleyecek yegane güç, işçi sınıfı ve sendikalardır.

Değerli Temsilciler,
Şubemizin örgütlü olduğu işyerlerinden TPAO'da Türk Petrol Kanunu'nun yasalaşmasından sonra beklediğimiz yeniden yapılandırma çalışmalarına start verilmiştir. TPAO Genel Müdür Vekili Sayın Besim Şişman imzalı bir yazıyla hayata geçirilmek istenen “Bütünsel Dönüşüm Programı” üyelerimize duyurulmuştur.

Bu programla, TPAO'nun petrol sektörünün en riskli alanı olan arama ve üretime odaklanması hedeflenmekte ve kurumun kamu elinde dikey entegre yapıya kavuşturulması vizyonundan bütünüyle uzaklaşıldığı görülmektedir. Ayrıca TPAO'nun halka arz yoluyla özelleştirilmesi de gündeme getirilecektir. Programa ilişkin görüşlerimizi üyelerimize ilettiğimiz bir mektupla dile getirdik.Ayrıca, TPAO yönetimiyle görüşerek kaygı ve çekincelerimizi ilettik. Yapılması gereken, öncelikle TPAO'nun dikey entegre yapıya yeniden kavuşturulabilmesi yönünde bir hedefle hareket etmek olmalıdır. İki kamu kuruluşumuz TPAO ve BOTAŞ'ın birleştirilmesi öncelikli politika haline getirilmelidir. Üretimin artırılabilmesi için yurtiçi arama faaliyetleri artırılmalı ve bu doğrultuda yeni yatırımlar yapılmalıdır. Bunun için ise yapısının zayıflamasına izin vermeden TPAO'nun, siyasal müdahalelerden uzak, özerk bir şekilde faaliyet göstermesine ve hızlı kararlar almasına olanak sağlayacak bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir. TPAO’nun özelleştirilmesi hiçbir şekilde düşünülmemeli, TPAO’yu güçsüzleştirecek her türlü yasal düzenlemeden ise kaçınılmalıdır. Petrol-İş Ankara Şubesi, TPAO'da çalışan üyelerimizin hak ve çıkarlarını savunmak adına her türlü girişimde bulunacaktır ve tüm örgütümüzle birlikte etkili ve kararlı bir mücadele sürecini örmekten çekinmeyecektir.

Bilindiği gibi BOTAŞ'ın faaliyetlerinin tabi olduğu 4646 Doğalgaz Piyasası Kanunu'nda değişiklik de gündemdedir. BOTAŞ da TPAO gibi parçalanarak yeniden yapılandırılmak istenmektedir. BOTAŞ'ın parçalanmasına, zayıflatılmasına karşı olacağımızı bir kez daha belirtiyor, ülkemizin enerjide önemli ölçüde bağımlı olduğu doğal gazda kamunun kontrolünden vazgeçilemeyeceğini belirtmek istiyoruz. 2012 ve 2013 yılı boyunca işçi sağlığı ve iş güvenliği koşullarının düzeltilmesi için mücadele verdiğimiz MKEK Barutsan Roket ve Patlayıcı Fabrikası'nda Prim Yönergesi'nin uygulamasındaki aksaklıklar, işyerinde yeni açılan atölyelerin iş analizlerinin yapılmaması ve derece sınavları ile ilgili sorunlar önceki Temsilciler Kurulumuzda olduğu gibi yine gündemimizdedir.

Şubemiz, işyerindeki bu sorunlarla ilgili işyeri yönetimi nezdindeki girişimlerini sürdürmektedir. İşyeri yönetiminin işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda geçmişte takındığı duyarsız tavrın, bu sorunlarda da sürmesine izin vermeyeceğiz. MKEK Barutsan Roket ve Patlayıcı Fabrikası'nda çalışma barışını bozan bu sorunların çözümü Şubemizin öncelikli konularından olacaktır.Pakpen'deki örgütlenmemiz her geçen gün daha’da güçlenmektedir. Konya'da sendikal hareketin önemli bir kazanımı olan örgütlenme, söz konusu bölgede yeni sendikal örgütlenmeler için pilot bir rol oynayacağına inanıyoruz. Ülkemizde sendikal örgütlülüğün neredeyse olmadığı akaryakıt dağıtım alanında faaliyet gösteren Mehmetçik Vakfı işyerimiz ise örgütlenme de Şubemiz açısından çok önemli bir deneyim olmuştur. Şubemiz, örgütlülüğünü güçlendirmek ve emeğin mücadelesini yükseltmek için faaliyetlerini sürdürecektir.

Şubemiz adına bu duygu ve düşüncelerle, 23. Dönem XI. Olağan Temsilciler Kurulumuzun verimli geçmesini temenni ediyorum.

Petrol-İş Sendikası Ankara Şube
Yönetim Kurulu Adına
Şuayip GÜL
Başkan