• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

İşverenler uluslararası grev hakkını inkâr ediyor

  Haziran 2014'te Uluslararası Çalışma Konferansı'nda (UÇK), Standartları Uygulama Komitesi'ndeki görüşmeler sırasında, İşveren Grubu, grev hakkının 87 nolu ILO sözleşmesinin kapsamı içinde olduğunu kabul etmemekte diretti. Böylece uluslararası hukukun onlarca yıllık yerleşik uygulamasını sarstı.

Dış İlişkiler Servisi
20.06.2014

Standartların Uygulanması Komitesi (Aplikasyon Komitesi) işveren, işçi ve hükümet taraflarından oluşan üçlü bir organdır. Komite üye ülkelerin ILO sözleşmeleri uyarınca aldığı önlemleri inceleme ve hükümetlere tavsiyelerde bulunma yetkisine sahiptir. Böylece ilgili ülkelerin onayladıkları ILO sözleşmelerine uygun davranmasını sağlamayı amaçlar. Her yıl, İşveren Grubu ve İşçi Grubu, Uluslararası Çalışma Konferansı sırasında incelemek üzere 25 ülkelik bir listeyi görüşür ve yapacağı tavsiyeler konusunda mutabakata dayalı sonuçlara varmak zorundadır.

Grev hakkına saldırı, Haziran 2012'deki Uluslararası Çalışma Konferansı'nda başladı. İşveren Grubu'nun sözcüsü, beklenmedik bir şekilde, görüşülecek ülke adlarından oluşan listede grev hakkıyla ilgili olaylar yer alıyorsa, o listeyi görüşüp mutabakata varmayı reddedeceklerini açıkladı. Bu uzlaşmaz ve katı tavır bir çıkmaza yol açtı ve Aplikasyon Komitesi'ndeki görüşmeleri tıkadı.

İşveren Grubu, 87 nolu Sendika Özgürlüğü ve Sendikalaşma Hakkının Korunması Sözleşmesi'nin metninde grev hakkına açık bir atıf bulunmaması nedeniyle, uluslararası kabul gören yorum kuralları uyarınca, 87 nolu sözleşmenin grev hakkı olmadan yorumlanması gerektiğini öne sürüyor.

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) hukuk danışmanı Jeff Vogt bu konuda şöyle diyor: “İşveren Grubu'nun iddiası sendika özgürlüğü konusunda temelden hatalı bir anlayışa dayanıyor. Son derece muhafazakâr bir gözle bakıyorlar. Bu anlayışa göre, sendika özgürlüğü, çalışma (endüstri) ilişkileri bağlamından koparılmış, bağımsız ve bireysel bir haktır. Oysa sendika özgürlüğü, özellikle çalışma ilişkileri bağlamında, çok uzun bir süredir kolektif bir hak olarak görülmektedir ve aslında grev hakkını da içeren bir haklar demetidir.”

Ne yazık ki İşçi Grubu'nun 2012'deki aksamanın tekrarını önlemek için 2013'te bir kerelik bir ödün vermeyi kabul etmesinden sonra, İşveren Grubu, 87 nolu sözleşmenin incelendiği üç ülkeyle (Cezayir, Kamboçya ve Svaziland) ilgili sonuçlara, grev hakkını dışta tutan bir hüküm eklenmesini 2014'te tekrar talep etti.

İşçi Grubu'nun genel kurulda açıkladığı üzere, Aplikasyon Komitesi'nin vardığı sonuçların, hükümetlerin ILO sözleşmelerini doğru uygulamasını sağlayacak açık ilkeler öngörmesi gerekiyor. Bugün üç olay konusunda anlaşmazlık var, ama yarın, görüşülen 87 nolu sözleşmeyle ilgili olayların sayısına bağlı olarak bu anlaşmazlıkların sayısı dörde, beşe ya da altıya çıkabilir. Haziran 2014'teki UÇK'da anlaşmaya varılmadığı için, Komite'nin incelemesine tabi 19 olayın tümüyle ilgili sonuçlar onaydan geçmeden kalmış oluyor.

İşçi Grubu'nun ana kaygısı, işverenlerin şimdi 98 nolu Toplu Pazarlık Hakkı Sözleşmesi gibi diğer önemli sözleşmeleri de giderek uyuşmazlık konusu yapmasıdır. Temel ILO sözleşmelerinin yorumuyla ilgili bu sinsi ve ısrarlı tutumun yıl açtığı anlaşmazlıklar Komitelerin çalışmasını ve güvenilirliğini zedeliyor ve felce uğratıyor.

Grev hakkıyla ilgili uyuşmazlık ILO'nun Yönetim Kurulu'na aktarıldı. Bu organ ise Uluslararası Adalet Divanı'ndan istişari bir karar vermesini ve uyuşmazlığa son vermesini isteyebilecek. Kasım 2014'te bir karar çıkması bekleniyor.

İşçi Grubu tavizsiz tutumunu koruyor, sendikalar ise bütün dünyada işçilerin önemli silahlarından biri olan grev hakkını savunmaya kararlı.