• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Petkim özelleştirmesi ve düşman ulus | Süleyman Yaşar-Radikal

İsrail'in özelleştirmelerde uyguladığı düşman ulus kavramına benzer bir 'düşman kimlik' bizde de Petkim özelleştirmesinde yaratılmaya çalışıldı. Asıl sorunsa ihaleyi kazananın kimliği değil, bazılarının Petkim'in özelleştirilmesine şiddetle karşı çıkması.

SÜLEYMAN YAŞAR
11.07.2007

İsrail'in özelleştirmelerde uyguladığı düşman ulus kavramına benzer bir 'düşman kimlik' bizde de Petkim özelleştirmesinde yaratılmaya çalışıldı. Asıl sorunsa ihaleyi kazananın kimliği değil, bazılarının Petkim'in özelleştirilmesine şiddetle karşı çıkması.

 

Korkularla yaşayan ülkelerde birçok iş gibi özelleştirme uygulamaları da U dönüşleri ve zigzaglarla gider. İsrail de Türkiye gibi büyük korkulara sahip ülkeler arasında yer alıyor.

 

Orada da özelleştirmeler yapılırken 'stratejik' kavramı engellenmeye çalışılmış birçok örnek vardır.

 

İsrail, ulusal telekom şirketi Bezeq'in halka arzına 1990 yılında karar verir. Hisseler borsada işlem görmeye başlar. Aradan iki yıl geçer, bir kanun değişikliği ile şirkete 'altın hisse' konulur. Beklenmedik bu olay karşısında şirketin hisse senetlerinin değeri hızla düşer. Şirket değer kaybeder. Ardından gündeme 'blok satış' gelir. Bu noktada İsrail Savunma Bakanlığı işe el atar. İhaleye kimlerin katılacağını ve ne kadar hisse alacağını her aşamada kontrol edeceğini söyler. Hatta İsrail Savunma Bakanlığı açılan blok satış ihalesinde değerlendirme kriteri olarak 'düşman ulus' diye bir kavram ortaya atar.

 

'Düşmanlık' sınırı

Bu kavramın, İsrail ile diplomatik ilişkileri kesik olan ülkeleri kapsadığı zannedilir önce. Fakat durum öyle değildir. Kavram çok karmaşık bir nitelik kazanır. Çünkü Savunma Bakanlığı düşman ulusu duruma göre ihale sürecinde kendisinin belirleyeceğini söyler ve şöyle bir belirleme yapar:

 

"Eğer, ihaleye katılacak bir şirket, düşman ulus sayılan bir ülkenin herhangi bir şirketinde yüzde 5'ten fazla bir hisseye sahipse ihaleye katılamaz." Dünyanın en ünlü telekomünikasyon şirketi bunun üzerine ihale dışı kalır. Bu şirket Amerikan AT&T şirketidir. Çünkü, AT &T'nin Ürdün ile böyle bir hissedarlık ilişkisi vardır. Ürdün, İsrail tarafından düşman ulus olarak nitelendiğinden, AT&T de düşman sayılır.

 

Petkim Petrokimya A.Ş.'nin özelleştirmesine gelince, 1987'den beri özelleştirme kapsamında olan Petkim'in yüzde 51 oranındaki hissesinin blok satışı için açık artırma geçtiğimiz 5 Temmuz'da yapıldı. İhaleye, ön yeterlilik alan sekiz firma katıldı. Katılan firmalardan TransCentralAsia Petrochemical Holding Ortak Girişim Grubu 2 milyar 50 milyon dolar vererek ihalenin açık artırma aşamasında birinci sırayı aldı. Birinci gelen ortak girişim grubunun yabancı sermayedar ağırlıklı bir grup olduğu bildirildi.Fakat ortakların kimlikleri Özelleştirme İdaresi tarafından ihalenin hemen ardından açıklanmayınca ortaya bir 'kimlik problemi' çıktı. Ortak girişim grubu hakkında medyada birdenbire olumsuz bir söylem geliştirildi. İsrail'in oluşturduğu düşman ulus kavramına benzer bir 'düşman kimlik' bizde yaratılmaya çalışıldı.

 

Yerliler alsa...

Gerçek şu ki Petkim'in özelleştirilmesinde yaratılan sorun, açık artırmayı kazananın kimliği değildi aslında. Asıl sorun, bazılarının Petkim'in özelleştirilmesine karşı çıkmasıdır. Eğer, tamamen yerli ortaklardan oluşan bir grup Petkim'in açık artırmasında birinci sırayı alsaydı, Petkim'in özelleştirilmesiyle ilgili yaratılan soruna başka bir gerekçe bulunacaktı.

 

Türkiye'de de diğer ülkelerde olduğu gibi sağ ve sol görüşlü bütün siyasi iktidarlar, 1984'ten bu yana geçen 23 yılda toplam 164 kuruluştaki kamu hisselerini özelleştirdi. Bu kuruluşların özelleştirilmesinden de yaklaşık 29.2 milyar dolar gelir elde edildi.

 

Özelleştirmelerdeki yabancı payına bakınca. Türkiye'de 23 yıldır yapılan özelleştirme uygulamalarında 16 şirketin hisseleri yabancı sermaye tarafından satın alındı. Bunlar Teletaş, Netaş,Tofaş Oto Pazarlama A.Ş. , Uçak Servisi A.Ş., Ansan-Meda, Ankara Çimento Fabrikası, Balıkesir Çimento Fabrikası, Pınarhisar Çimento Fabrikası, Söke Çimento Fabrikası, Ankara Çimento Fabrikası, Afyon Çimento Fabrikası, İpragaz A.Ş. AEG-ETİ, Başak Sigorta, Başak Emeklilik, Türk Telekom A.Ş...

 

Özelleştirme programı çerçevesinde satılan bu 16 şirketten 7 milyar 52 milyon dolar hasılat elde edildi. Yabancı sermayeye satılan hisselerin bedelinin toplam özelleştirme gelirlerine oranı böylece yüzde 24 oldu. Petkim de sonuçlanırsa bu oran yüzde 29 olacak. Macaristan, Polonya, Romanya ve Bulgaristan'da yapılan özelleştirmelerde yabancı sermayenin payı ise neredeyse yüzde 100 oranına yaklaştı.
 

Özelleştirme ve borsa

Özelleştirme programından yabancı girişimcilere satılan hisselerin bedeli toplam özelleştirme gelirlerinin yüzde 24'üne ulaşabilmişken, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda işlem gören şirketlerin yüzde 71'i yabancılar tarafından alınmış durumda. Peki bu yabancı yatırımcıların etnik kimliğini bir bilen var mı? Aslında küresel ekonomide böyle bir soru da gereksiz zaten. Çünkü, devletler artık yabancı yatırımcının kimliğine değil, ne yaptığına bakıyor. Eğer gelen yabancı sermaye ülkeye olumlu katkı yapıyorsa onu destekliyor, katkı yapmıyorsa ülkesinden gitmesi için yol gösteriyor. Dolayısıyla yabancı sermayeden ve onun kimliğinden korkmaya hiç gerek yok.

 

Petkim'in stratejik olup olmadığına gelince, Türkiye'de petrokimya ürünleri talebi 6 milyar dolar düzeyinde seyir ediyor. Petkim ise Türkiye petrokimya ürünleri talebinin ancak yüzde 25'ini karşılayabiliyor. Ülke talebinin büyük bölümü ithalatla karşılanıyor. Bu nedenle Petkim ekonomimiz için öyle söylendiği gibi 'stratejik' bir özelliğe de sahip değil. Ayrıca Petkim'in piyasaya yaptığı ürün arzıyla fiyat düzenlemesi yapabilmesi pek mümkün değil. Üstelik Petkim'de 'altın hisse' bulunduğu için, yönetimin kararları anında kontrol edileceğinden, ülke çıkarına aykırı bir icraatın yapılması da mümkün olamaz. Öte yandan askeri açıdan da Petkim'in stratejik bir önemininin olmadığına dair Genelkurmay Başkanlığı'nın bir yazısı, Petkim'in dosyasında zaten bulunuyor.

 

Peki Petkim'in özelleştirilmesinde hiç hata yapılmadı mı? Hata, genel seçimlere 17 gün kala Petkim ihalesinin yapılmış olmasıdır. Daha önceki hükümetler döneminde Özelleştirme İdaresi seçimlerin en az iki ay öncesinde özelleştirme ihalelerini durdurur ve yeni hükümetin iradesini beklerdi.

 

Teamüllere uyulsaydı yıllar önce özelleştirilmesi gereken Petkim'de bugün böyle tuhaf bir tartışma yaşanmayacaktı. Ama şimdi Petkim'in 20 yıllık özelleştirme macerasını tamamlamak yine zorlaştı.

Kaynak: RADİKAL GAZETESİ