• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

'Sağlıkta masal bitti' adıyla miting yapıldı

Başta İstanbul Tabip Odası olmak üzere SES İstanbul Şubeleri, İstanbul Eczacı Odası, Dev-Sağlık İş, İstanbul Diş Hekimleri Odası, İstanbul Veteriner Hekimleri Odası öncülüğünde Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu'nun “Sağlıkta Masal Bitti” şiarıyla düzenlediği miting, 18 Ekim Pazar günü Kadıköy İskele Meydanı'nda coşkulu bir şekilde yapıldı.

18.10.2009

Başta İstanbul Tabip Odası olmak üzere SES İstanbul Şubeleri, İstanbul Eczacı Odası, Dev-Sağlık İş, İstanbul Diş Hekimleri Odası, İstanbul Veteriner Hekimleri Odası öncülüğünde Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu'nun “Sağlıkta Masal Bitti” şiarıyla düzenlediği miting, 18 Ekim Pazar günü Kadıköy İskele Meydanı'nda coşkulu bir şekilde yapıldı. Sağlık meslek kuruluşları, sendikalar, siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin ortaklaşa düzenlediği mitingde onbinler hükümetin uygulamalarına tepki gösterdiler, birinci yılını dolduran sosyal güvenlik ve sağlık sigortasına karşı mücadele çağrısında bulundular. Muayene ücretlerine yüzde 650 zamma /İlaçta “katılım payı”nın arttırılmasına / Yeni “katılım payları”na / Özel hastanelerdeki fark ücretine / Genel Sağlık(sızlık) Sigortası’na / Sağlıkta taşeronlaşmaya / Sağlık ocaklarımızın kapatılmasına / Hastanelerimizin özelleştirilmesine / Sağlıktan “tasarruf”a/ Canımıza, kanımıza, sağlığımıza göz dikenlere / IMF, Dünya Bankası talimatlı sağlık politikalarına / Sağlığın ticarileştirilmesine/ Esnek ve güvencesiz çalışmaya/ Çalışma barışının ve sosyal barışın bozulmasına/ Şiddete, ücretli kölelik düzenine/ Sağlık ve sosyal güvenlik hakkımızın gasp edilmesine/ Sağlıksızlığa, haksızlığa, adaletsizliğe, eşitsizliğe, baskıya, ekmeğimizin, emeğimizin, sağlığımızın, özgürlüğümüzün ve geleceğimizin elimizden alınmasına “Dur” demek için onbinler Kadıköy İskele Meydanı'nı doldurdu. Kadıköy Tepe Natlius ve Haydarpaşa Numune Hastanesi’den hareket eden onbinlerce emekçi Kadıköy İskele Meydanı’na yürüdü. Mitinge Türkiye'nin dört bir yanından doktor, eczacı, hemşire ve sağlık çalışanlarının katılması dikkat çekiciydi. Kadıköy’de toplanan on binlerce emekçi, bir yılı geride bırakan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasını protesto etti. Mitinge Türk-İş Genel Sekreteri Mustafa Türkel, KESK Genel Başkanı Sami Evren, TTB Başkanı Gençay Gürsoy, Sendikamız Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, Genel Mali Sekreteri İbrahim Doğanğül, Genel Örgütlenme ve Eğitim Sekreteri Nimetullah Sözen ve İstanbul 1 Nolu Şubemiz yöneticileri ve 1 Nolu şube işyerlerinde örgütlü üyelerimiz de katıldı. Deri-İş Genel Başkanı Musa Servi, Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, SES Genel Başkanı Bedriye Yorgun, EMEP Genel Başkan Yardımcısı Ender İmrek, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş da mitinge katılanlar arasındaydı. Paran yoksa muayene olma! İskele Meydanı’ndaki mitingde sağlık örgütleri adına ortak açıklamayı yapan İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Hüseyin Demirdizen, herkese için, ulaşılabilir, eşit, ücretsiz ve nitelikli sağlık hizmeti isteyen vatandaşlar olarak alanlarda toplandıklarını söyleyerek şöyle konuştu: “Hükümet sağlıkta açığın büyüdüğünü, 3 milyar dolar tasarruf yapılması gerektiğini açıkladı. Program ortada, niyet açık; sağlık pazarı büyüsün, sağlık harcaması artsın ancak iktidarın sağlık harcaması küçülsün, Sosyal Güvenlik Kurumu tasarrufa gitsin, fark vatandaşın cebinden ve çalışanın emeğinden alınsın, tekeller kazansın. Görüyoruz; vatandaşamızın ve Türkiye’nin sağlığı kötüye gidiyor ancak bizler susmayacağız, mücadelemizi sürdüreceğiz.” Demirdizen, “Türkiye’de yoksulluğu bitirdik” diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a da şöyle seslendi: “Milyonlarca insanımızı bir paket makarnaya, bir kilo pirince, bir torba kömüre muhtaç hale getiren ve giderek artan yoksulluğu mu, çalışabilir durumdaki her üç kişiden birinin işsiz, çalışanların yüzde 45’nin kayıtdışı olduğu, işsizlerin üçte birinin iş bulma umudunu yitirdiği işsizliği mi, taşeronlara ve özel kiralık işçi bürolarına teslim edilen çalışma hayatı ve sosyal güvenliği mi, özel okullara ve dershanelere teslim edilen eğitimi mi, sosyal ve toplumsal sağlığı tehdit eden yolsuzluğu, eşitsizliği, adaletsizliği mi bitirdiniz? Giderek daha pahalı ve paralı hale getirilen sağlığı mı? Masal bitti. Takke düştü kel göründü. GSS’nin mumu yatsıya kadar bile yanmadı. Bir yılda söndü.” Siyasi iktidarın sağlık hizmetinden yararlanmak için nüfus cüzdanının yeterli olacağı vaadinde bulunduğunu söyleyen Demirdizen konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hükümet diyor ki kriz var. Daha daha çok muayene ücreti, daha çok katkı payı, daha az hizmet. Kriz bahane, esas olan daha fazla kar için daha fazla katkı. Sağlık ocaklarında 2, devlet hastanelerinde 8, özel hastanelerde 15 lira katkı payı alınmasını istiyorlar. Para yoksa muayene yapılmasın demektir bu. AKP, sözde tasarruf tedbirleri ile vatandaşın cebinden çıkan parayı artırdı, başta eczacılar olmak üzere sağlık çalışanlarını mağdur etti ancak diğer taraftan ilaç ve tıbbi teknoloji şirketleri ile sağlık patronları zengin edildi. İlaç tekelleri için eczana zincirlerinin yolu açılırken, eczaneler kapanma, eczacılar da işsiz kalma tehlikesi ile yüz yüze geldiler.” Neler talep ediyoruz? Demirdizen sağlık örgütlerinin taleplerini de şöyle sıraladı; “İflas eden ve sağlığa zarar veren Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan vazgeçilerek, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası iptal edilmelidir. Sağlık işletmelerini ve piyasaya ucuz iş gücü teminini düzenleyen ve Mecliste bekleyen ‘Kamu Hastane Birlikleri ve Tam Gün’ torba yasa tasarısı geri çekilmelidir. Bütün vatandaşların ilaç dahil sağlık harcamaları genel bütçeden karşılanmalı, katkı payı, ilave ücret, fark ücreti ve benzeri bütün ek ödemeler kaldırılmalıdır. Sağlıktaki bütün fark uygulamalarına son verilmeli, nüfus cüzdanı olan her vatandaş her türlü sağlık hizmetinden eşit ve ücretsiz olarak yararlanmalıdır. Koruyucu sağlık hizmeti öncelenmeli ve sevk sistemi hayata geçirilmelidir. Aile Hekimliği uygulamasına son verilerek sağlık ocakları insan gücü ve araç gerek yönünden güçlendirilmelidir. Tüm sağlık emekçileri kadroya geçirilerek iş güvencesi sağlanmalı, ücretlerimiz kalıcı ve güvenceli olarak iyileştirilmeli, emekliliğimize yansıtılmalıdır.” Sağlık ticarileştirildi Mitingde konuşan SES Genel Başkanı Bedriye Yorgun, “Temel insan hakkı olan sağlık ticarileştirildi, tüccar ve müşteri yaratıldı. AKP’nin Sağlıkta Dönüşüm'ü işte budur. Sağlıkta dönüşüm oldu, çocuklar öldü, Bursa’da hastane yandı, kuş gribi, kırım Kongo, işte sağlıkta dönüşüm böyle oldu” dedi. İstanbul Eczacılar Odası Başkanı Semih Güngör de Hükümeti’n halkı bir masal ile uyuttuğunu, bu masal ile birlikte sağlık hakkının parası olan için ulaşılabilir bir noktaya geldiğini, artık masalın bittiğini herkesin gerçekleri gördüğünü söyledi. Güngör,” İnsanlar ilaç farklarını ödeyemezse ölüme terk ediliyor. Biz eczacılar olarak herkese parasız sağlık istiyoruz. Eczacılar olarak hastalardan para toplayan tahsildar olarak gözükmek istemiyoruz.” Anayasal hakları olan sendika hakkını istedikleri için işten atılan taşeron sağlık işçilerinin olduğunu belirten Dev Sağlık-İş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da AKP’nin Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın işçilerin örgütlenme hakkını ellerinden aldığını söyledi. Diş Hekimleri Odası Başkanı Mustafa Düvencioğlu ise şöyle konuştu: “Ağız ve diş sağlığı deyince tasarruf diyen hükümet milyonlarca doları füzelere yatırıyor. Diş Hekimleri iş güvenliğinden yoksun çalışıyor. Sağlığın talan edilmesine karşı AKP’nin Sağlıkta Sağlıksızlık yaratan politikalarına karşı Diş Hekimleri olarak mücadele ediyoruz.” Miting saat 05.00'de Bandista konseriyle sona erdi. AKP'NİN SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM MASALI Küresel ekonomik krizin ve dünyada yaşanan onlarca krizin sorumlusu olan IMF-Dünya Bankası yetkilileri geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaptıkları toplantıyı yeni direktifler vererek, sözde “reçeteler” üzerinde anlaşarak bitirdiler. Onlar, vatandaşı, emekçileri açlık sınırının altında ücretlere mahkûm edecek, eğitimi, sağlığı ticarileştirecek, işsizliği, açlığı büyütecek direktiflerini yenilediler ve ne yazık ki siyasi iktidarlar da bu direktifleri tartışmasız uygulamaya hazır durumdalar. AKP Hükümeti de yaşanan krizlerin sorumlusu, sahibi paranın patronları değilmiş gibi, yine paranın patronlarının ürettiği yıkım programlarını, sözde önlem paketlerini bizlere dayatmaya devam ediyor. AKP Hükümeti bu yıkım projelerinden biri olan Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı uygulamakta da aynı şekilde ısrarlı. Oysa açıkça görülmektedir ki, sağlıkta balayı dönemi bitmiş, Sağlıkta Dönüşüm Masalı bütün göz boyama çabalarına karşın sona ermiştir: Herkesin sağlık güvencesine kavuşacağı, tüm sağlık hizmetlerinin Genel Sağlık Sigortası kapsamında olacağı, vatandaşlara ek yük getirilmeyeceği iddiası daha 1 yılı doldurmamışken, bugün sağlık ocakları dahil bütün kurumlarda muayene ücreti ve ilaç katkı payı ödemek zorundayız. “Fakir fukara, garip gureba” edebiyatıyla iktidara gelenler kimsenin gözünün yaşına bakmamakta, aylık geliri asgari ücretin üçte birinden az olan; bırakın yoksulluk sınırını, açlık sınırının bile altında yaşayanlar da dahil herkes bu paraları ödemek zorundadır. Emekli Sandığı, SSK, Bağ-Kur mensupları GSS’den önce sadece ayakta tedavi gördüklerinde “katılım payı” öderlerken, Haziran 2009’da Meclis’ten geçirilen Torba Yasa’yla, yatan hastalardan katkı payı alınması kararı da GSS Yasası’na eklenivermiştir. Üstelik emekliler için % 10, çalışanlar için % 20 olan ilaç katılım paylarının da % 15 ve % 30’a çıkarılması gündemdedir. Yıllardır “Bütün hastanelerin kapılarını vatandaşa açtık” propagandasını sürdüren AKP Hükümeti, önce “Özel hastaneye gidenler, faturanın % 20’si bir fark ödeyiversin” demiş, ardından % 20 “ilave ücreti” % 30’a çıkartmıştır. Bugün bu oranın % 70’e çıkartılması çalışmaları sürdürülmektedir. 2005 yılından bugüne, Edirne’de, Manisa’da, Kayseri’de, Ankara’da, İzmir’de yaşanan toplu bebek ölümleri tesadüf değildir. Sağlıkta taşeronlaştırmanın, sağlık alanını ticarileştirmenin faturasını hastane enfeksiyonları yüzünden hayatını kaybeden onlarca bebeğimiz canlarıyla ödemiştir, ödemektedir. 300 bin kamu çalışanının görev yaptığı Sağlık Bakanlığı’nda 108 bin de taşeron işçi çalışmaktadır. Sağlıkta taşeronlaşma sadece sağlık çalışanlarının iş güvencesini, çalışma ve yaşam koşullarını kötüleştirmekle kalmamakta; sağlık hizmetinin kalitesini düşürüp, hastaların hayatını tehdit etmektedir. Bursa Devlet Hastanesi’nde çıkan yangında sekiz hastanın hayatını kaybetmesinin sebebi taşeron firmanın yangına dayanıksız, ucuz elektrik kablosu kullanmasıdır. Sağlıkta masal dönemi sona ermiş, gerçeklerle yüzleşme dönemi başlamıştır. Dünyanın dört bir yanında hastalıktan, ilaç bulamadığı için, hastaneye gidemediği için ölen milyonlarca çocuğun kaderini bugün bize Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı dayatan IMF-Dünya Bankası belirlemektedir. GSS'DE NELER OLDU? 1 Ekim 2008'de yürürlüğe giren ve bir yılını dolduran Genel Sağlık Sigortası 'na (GSS) göre bütün vatandaşlar sağlık güvencesine kavuşacak, 18 yaşın altındaki çocuklar sağlık hizmetlerinden koşulsuz olarak yararlanacak, tüm sağlık hizmetleri GSS kapsamında olacak, vatandaşlara hiçbir ek yük getirmeyecekti. Ancak bir yılda AKP Hükümeti'nin söyledikleri yalan çıktı. *Poliklinik ücretlerine bir yılda yüzde 650 zam yapıldı. Katkı payları devlet hastanelerinde 8, özel hastanelerde 15 TL'ye yükseltildi. Sağlık ocakları da ücretli oldu. *Sadece ayakta tedavi olacaklardan alınacak katkı paylarını hastaneye yatan ve ameliyat olanlar da ödeyecek. *Özel hastanelere gidenler faturanın yüzde 20'si kadar ücret ödeyecekti. Bu oran yüzde 30'a çıkarıldı. Şimdi de yüzde 70'e çıkarma çalışmaları yapılıyor. *İlaçta hastaların ödediği para arttı, yakında daha da artacak. *Önümüzdeki yıl sağlık bütçesi 3 milyar TL kısılacak. *Sağlık ocakları kapatılacak, onların yerini aile hekimi muayenehaneleri alacak. *Devlet hastanelerinin özelleştirilmesini öngören Yasa Tasarısı Meclis'te bekliyor.