• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Tasarı değişse de yasaklar aynı!

Toplu İş İlişkileri Kanunu’nda alt komisyon raporunun ayrıntıları ortaya çıktı. Raporda yer alan taslak metin ile Bakanlar Kurulundan çıkan metin arasında bazı farklılıklar bulunuyor. Ancak, sendikalar ve uzmanlar, taslakta sendikal örgütlenme, toplusözleşme ve grev hakkı önündeki engellerin aynen korunduğunu söylüyor.

08.03.2012
  • Arif Koşar/Evrensel Gazetesi
  • Toplu İş İlişkileri Kanunu’nda alt komisyon raporunun ayrıntıları ortaya çıktı. Raporda yer alan taslak metin ile Bakanlar Kurulundan çıkan metin arasında bazı farklılıklar bulunuyor. Ancak, sendikalar ve uzmanlar, taslakta sendikal örgütlenme, toplusözleşme ve grev hakkı önündeki engellerin aynen korunduğunu söylüyor.

    DEVLETİN BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜ!

    Gerek Meclise sunulan taslakta gerek alt komisyon raporunda grev yasakları devam ediyor. Raporda işçi ve işveren örgütleriyle yapılan toplantılardan çıkan öneriler de bu yaklaşımı yansıtıyor. Raporda tasarının 58. maddesine ilişkin görüşler şöyle: “Tasarının 58 inci maddesinde (...) grev  hakkı  ile  doğrudan  ilişkisi bulunmayan  işin  yavaşlatılması,  verimin  düşürülmesi gibi direnişlerin serbest toplu pazarlık sistemine ve grev hakkına gölge düşüreceği, kötü niyetli davranışlara zemin oluşturabileceği; grevin devletin  ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, milli egemenliğe, cumhuriyete, milli güvenliğe aykırı amaçla yapılamayacağına dair mevcut kanundaki hükmün tasarıya eklenmesi gerektiği (ifade edilmiştir).”

    GENEL GREV, SİYASİ GREV YASAK

    Alt komisyon kanun taslağında bu ifadelere yer verilmemesine rağmen, ifadenin ruhunu taşıyan ve icrasını sağlayan bir düzenleme öngörülmüş: “MADDE 58- (1) İşçilerin, topluca çalışmamak suretiyle işyerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla aralarında anlaşarak veya bir kuruluşun aynı amaçla topluca çalışmamaları için verdiği karara uyarak işi bırakmalarına grev denir. (2) Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde işçilerin ekonomik ve  sosyal  durumları  ile  çalışma  şartlarını  korumak  veya  geliştirmek  amacıyla  bu  kanun hükümlerine uygun olarak yapılan greve kanuni grev denir. (3) Kanuni grev için aranan şartlar gerçekleşmeden yapılan grev kanun dışıdır.”

    Buna göre; tasarıda grev süreci sadece toplusözleşme görüşmeleriyle ilişkilendirilerek, bunun dışındaki grevler yasa dışı ilan ediliyor.

    Adı konmasa da siyasi amaçlı grev, genel grev ve dayanışma grevi yasa dışı grev kapsamında yer alıyor.

    YASANIN ÖZÜ DEĞİŞMİYOR

    Adnan Serdaroğlu (DİSK Genel Sekreteri ve Birleşik Metal-İş Genel Başkanı): Zaten başından beri söylediğimiz, grevlerle ilgili sınır çizmenin doğru olmadığı. Mesela hava işkolunda grev durumunda yüzde 40'lık işin devam etmesi ile ilgili düzenleme yaptılar ama alt komisyondan döndü. Tasarıda genel grev ve dayanışma grevi de yasadışı ilan ediliyor. Bu uluslararası normlara uygun değil. ILO normları asgari sınır olmalı. Grev hakkı önünde hiçbir engel olmamalı. Sadece bu da değil toplusözleşme prosedürü, yüksek hakem kurulu, arabuluculuk gibi itiraz ettiğimiz düzenlemeler de devam ediyor. Grevlerle ilgili tek olumlu sayabileceğimiz düzenleme, işyeri önünde baraka ve çadır kurulabilmesi.
    Noter şartı bir yıl devam etsin gibi öneriler konuşuluyor. Çünkü bazı sendikalar, tabanlarında ciddi bir üye kayışı olacağından tedirginler. Ama biz noter şartına tamamen karşıyız. Toplamda sanki çok şeyler değiştiriyormuş gibi bir hava yaratmak isteniyor. Çok uyanıkça yapılmış düzenlemelerle yasanın geneli konusunda bir pozitif düşünce oluşturulmaya çalışılıyor. Oysa yasanın geneline dair büyük ve ciddi itirazlarımız var. Yasaklar devam ediyor. Bazı küçük olumlu düzenlemelerse, mesela işkolu barajının yüzde 1'e indirilmesi gibi, yasa Meclise geldiğinde işverenler, Türk-İş ve hükümet tarafından el birliğiyle kaldırılacaktır.

    İŞYERİ TEMSİLCİLİĞİNE EK DÜZENLEME

    Alt komisyon raporu, tasarının 24. maddesinde işyeri temsilcilerinin korunmasına yönelik ek bir düzenleme öngörüyor. Buna göre, işten atılan temsilci için mahkeme temsilcinin işe iadesine karar verilirse fesih geçersiz sayılarak temsilcilik süresini aşmamak kaydıyla fesih tarihi ile kararın kesinleşme tarihi arasındaki ücret ve diğer hakları ödenir. Kararın kesinleşmesinden itibaren altı iş günü içinde temsilcinin işe başvurması şartıyla, altı iş günü içinde işe başlatılmaması halinde, iş ilişkisinin devam ettiği kabul edilerek ücreti  ve diğer hakları temsilcilik süresince ödenmeye devam edilir. Böylece işverenin işçi temsilcisini işten atmasına sınırlama getirilmiş oluyor. Ancak, uzun dava süreleri, bu hakkın uygulanabilmesini konusunda büyük problemlere neden oluyor.

    YÜZDE 1’E GEÇİŞ NASIL OLACAK

    Alt komisyon raporunda iş kolu barajı yüzde 1 olarak öngörülüyor. Barajın yüzde 1’e indirilmesiyle ilgili geçici maddeyle yapılan düzenleme ise şöyle: “GEÇİCİ MADDE 6- (1) 41 inci maddede belirtilen kurulu bulunduğu iş kolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartı, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ikinci yılın sonuna kadar yüzde üç, onu takip eden ikinci yılın sonuna kadar ise yüzde iki olarak uygulanır. (2) Bakanlıkça mülga 2822 sayılı  Kanunun 12 nci maddesine göre yayımlanan en son istatistiklerde toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi için başvuru hakkına sahip işçi sendikaları ile Ekonomik ve Sosyal Konseye  üye konfederasyonlara bağlı işçi sendikaları hakkında bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl süreyle 41 inci maddede ve bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen iş kolu barajları aranmaz.”

Kaynak: Evrensel Gazetesi