• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

TGS: 64 gazeteci bayrama cezaevinde giriyor

Türkiye Gazeteciler Sendikası, 28 Ağustos tarihli basın açıklamasında 64 gazetecinin bayrama cezaevinde girdiğinin altını çizerek "Adalet Bakanlığı cezaevlerindeki gazetecilerin mesleki faaliyetlerinden dolayı yargılandığı gerçeğini kabul etmelidir" dedi. Açıklamayı yayımlıyoruz.

28.08.2011

 

Basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan hükümlerden dolayı tutuklu ve hükümlü olan 64 gazeteci, Şeker Bayramı’na cezaevinde girecek. Türkiye Gazeteciler Sendikası ile Adalet Bakanlığı arasında yapılan yazışmalar sonunda, bakanlık cezaevlerinde 64 gazetecinin bulunduğunu teyit etti.

Geçen yılın başında cezaevlerinde gazeteci bulunduğunu reddeden Adalet Bakanlığı, 2010 yılının Eylül ayında Bakan tarafından yapılan resmi açıklamayla 19 gazetecinin cezaevinde olduğunu ilk kez kabul etmişti. Adalet Bakanlığı’nın 22 Şubat 2011 tarihli tespitlerinde ise cezaevlerinde fikir suçlarının yanı sıra adli suçlardan dolayı yargılanan toplam 26 gazetecinin bulunduğu bilgisi meslek örgütleriyle paylaşılmıştı.
Meslek örgütlerinin belirlemelerine göre, bu yılın Temmuz ayında, sadece fikir suçlarından dolayı cezaevlerinde tutulan gazeteci sayısı 70’e yükselince, Adalet Bakanlığı, bu rakamın kendi ellerindeki verilerden farklı olduğu gerekçesiyle, 19 Temmuz 2011 tarihli yazısıyla Türkiye Gazeteciler Sendikası’ndan cezaevlerindeki gazetecilerin listesini istedi.
Türkiye Gazeteciler Sendikası, tahliyelere rağmen, temmuz sonunda sayıları 72’ye yükselen cezaevlerindeki gazetecilerin isim listesini, 2 Ağustos 2011 tarihinde Adalet Bakanlığı’na göndererek, sağlıklı bir izleme yapılabilmesi bakımından bakanlık incelemesinin sonucunun bildirilmesini talep etti.
Adalet Bakanlığı, 5Ağustos 2011 tarihli cevap yazısında, Türkiye Gazeteciler Sendikası tarafından gönderilen listede yer alan 72 gazeteciden 6’sının çeşitli tarihlerde tahliye edildiğini, 3’ü hakkında ise cezaevlerinde bulunduklarına dair herhangi bir bilgiye ulaşılamadığını resmi olarak bildirdi.
Böylece Adalet Bakanlığı, Türkiye Gazeteciler Sendikası’nca gönderilen listedeki “basın mensuplarından” 63’ünün 5 Ağustos 2011 itibarıyla cezaevlerinde tutulduğunu teyit etti.
Cezaevlerindeki gazeteci sayısı; 2 Ağustos 2011 tarihinde tahliye olduktan sonra yargılandığı bir başka davadan aldığı 1.300 TL’lik para cezası 13 günlük hapis cezasına çevrilen ve cezasını çekmek üzere 25 Ağustos 2011 tarihinde Niğde Kapalı Cezaevi’ne teslim olan Fazıl Duygun ve 23 Ağustos 2011 tarihinde tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderilen Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Turhan Özlü’nün dahil edilmesiyle bugün itibarıyla 65’e yükseldi.
Ancak Fazıl Duygun’un, 13 günlük hapis cezası 5 gün olarak infaz edileceğinden, arife günü tahliye edilmesi bekleniyor.
Buna göre, Adalet Bakanlığı’nca da teyit edilen isimler dikkate alındığında, fikir suçlarından dolayı yargılanan toplam 64 gazeteci, Şeker Bayramı’nı cezaevlerinde ailelerinden ve meslektaşlarından uzakta geçirecek.

Adalet Bakanlığı'nın çelişkisi
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun (GÖP) benimsediği uluslararası ölçütlere uygun olarak, basın mensuplarıyla ilgili soruşturma, yargılama, tutuklama ve mahkûmiyet vakalarını; 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 19, 24 ve 25’inci maddeleri; 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 6 ve 7’nci maddeleri; 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun hükümleri; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125, 132, 133, 134, 135, 136, 214, 215, 216, 217, 220, 277, 285, 288, 301, 318 ve diğer basın ve ifade özgürlüğüne ilişkin maddeleri uyarınca izleme konusu yapmaktadır.
Esasında Adalet Bakanlığı, bu yılın haziran ayında Cumhuriyet savcılıkları aracılığıyla ilk derece mahkemelerden gazeteciler hakkındaki soruşturma, yargılama, tutuklama ve mahkûmiyet vakalarıyla ilgili istatistikî bilgi isterken, fikir suçlarını kapsayan söz konusu 22 maddenin sıralandığı bir tablo hazırladı.
Adalet Bakanlığı, bu maddeleri sıralarken, gazetecilerin, mesleki faaliyetlerinden dolayı hangi ceza hükümlerinden dolayı yargılanabileceğini çok iyi bilmekte ve istatistikî bilgileri de bu tabloda yazılı 22 maddeye uygun olarak talep etmektedir.
Adalet Bakanlığı’nın, “adam öldürme”, “nitelikli yağma”, “dolandırıcılık”, “çocukların cinsel istismarı” gibi adli suçlardan yargılanan gazetecilerin durumuyla ilgilenmemesi, bu tür adli vakalar hakkında bilgi toplamayı gerekli görmemesi anlaşılabilir bir uygulamadır.
Adalet Bakanlığı, “terör örgütü üyeliği”, “terör örgütü propagandası”, “terör örgütüne yardım ve yataklık”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme”, “suç işlemeye tahrik”, “halkı kanunlara uymamaya tahrik”, “suç örgütü kurma, yönetme, üye olma, yardım etme”, “devletin kurum ve organlarını aşağılama”, “halkı askerlikten soğutma” gibi “fikir suçu” kapsamındaki ceza hükümlerinden dolayı haklarında dava ve soruşturma açılan gazetecilerin durumlarını sorgulamaktadır.
Bunu yaparken de, “Avrupa Birliği ile yürütülen üyelik müzakerelerinin önemli başlıklarından olan ifade özgürlüğü konusunun gerek iç kamuoyunda gerekse AB platformlarında sık sık gündeme geldiği” Adalet Bakanlığı’nca vurgulanmaktadır.
Bu nedenle, Adalet Bakanlığı, geçen hafta içerisinde yaptığı açıklamada, cezaevlerindeki gazetecilerden sadece 4’ünün mesleki faaliyetlerinden dolayı yargılandığını, diğerlerinin tutuklu ve hükümlü olmasının “gazetecilik faaliyetiyle bir ilgisi bulunmadığını” savunurken, kendi kendisiyle de çelişmektedir.
Cezaevlerindeki gazeteci sayısını, meslek örgütlerinin takip ettiği gibi 64 olarak teyit eden Adalet Bakanlığı’nın, şimdi de, bu sorunun temelini oluşturan “basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan” kanun hükümlerinin değiştirilmesine yönelik girişimleri acilen başlatması gerekmektedir.
Cezaevlerindeki gazeteci sayısı bakımından gerçeği nihayet görebilen Adalet Bakanlığı, gazetecilerin mesleki faaliyetlerinden dolayı yargılandıkları gerçeğini de artık kabul etmelidir.
Adalet Bakanlığı, sorunun gerçek kaynağını oluşturan kanun hükümlerinin arkasına saklanmaktan vazgeçmeli ve çelişkili uygulamalarına son vermelidir.
Gerek siyasi iktidar gerekse parlamento, basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan kanun hükümlerinin acilen değiştirilmesi için harekete geçmelidir.

TÜRKİYE
GAZETECİLER SENDİKASI
YÖNETİM KURULU