• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Tüpraş'ta taşeron işçiliği yaygınlaşıyor

Tüpraş’ta devam eden toplu iş sözleşmeleri görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine Petrol İş üyesi Tüpraş işçileri 6 Haziran - Pazartesi sabahı, Tüpraş Genel Müdürlüğü, Kocaeli, Batman, Aliağa ve Kırıkkale rafinerileri önünde toplanarak, Tüpraş işvereninin tutumunu protesto ettiler, iki saat geç işbaşı yaptılar. 

07.06.2011

Tüpraş’ta devam eden toplu iş sözleşmeleri görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine Petrol İş üyesi Tüpraş işçileri 6 Haziran - Pazartesi sabahı, Tüpraş Genel Müdürlüğü, Kocaeli, Batman, Aliağa ve Kırıkkale rafinerileri önünde toplanarak, Tüpraş işvereninin tutumunu protesto ettiler, iki saat geç işbaşı yaptılar.

Tüpraş’ta toplu iş sözleşmesinin ana hedeflerini oluşturan maddelerde uzlaşma sağlanamaması ve rafinerilerde eylemlilik sürecinin başlamasıyla ilgili sendikamız Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın bir açıklama yaptı.

Öztaşkın’ın açıklaması şöyle:

Tüpraş işvereni, Tüpraş çalışanlarına yönelik yayınladığı bildiride, bir çok konuda bilgilendirme adı altında uyuşmazlıkta olan konuları açıklamış, ücret zammının ne olabileceğine ilişkin görüşlerini ise açıklamamıştır. Eğer ücret zammına ilişkin de açıklama yapılmış olsaydı, böylelikle görüşülmesini engellediğimizi iddia ettikleri ücret zammı önerilerinin ne olduğunu sendikamız da öğrenmiş olurdu.

TİS'in ana hedeflerini oluşturan maddelerde uzlaşma sağlanamadı

Tüpraş’ta, 10 Şubat 2011 tarihinde başlayan toplu iş sözleşmeleri görüşmelerinde, şu ana kadar 9 görüşme gerçekleştirilmiş ve Petrol-İş’in teklif tasarısında yer alan maddelerin büyük bir bölümünde uzlaşma sağlanmış, bu dönemdeki toplu iş sözleşmesinin ana hedeflerini oluşturan maddelerde ise uzlaşma sağlanamamıştır. Bu maddeler; “taşeronlaşma, vardiya sistemi, ilk giriş ücreti, yıllık izin, ücret zammı, birleştirilmiş sosyal yardım ile üzerinde prensipte anlaştığımız ama uygulama şekli ve kapsamında henüz tam mutabakat sağlayamadığımız için tutanak altına almadığımız primler” dir.

Sendikamızın üzerinde anlaşamadığı maddelerin her biri ayrı ayrı önemlidir. Bir oturum esnasında, “tıkanıklığı aşmanın ve ilerleme sağlamanın koşulu, taşeron ve vardiya konusunda anlaşmamızdır” şeklindeki söylemimiz, toplu sözleşme görüşmelerinin tıkanmasına gerekçe gösterilmemelidir.

Taşeron işçisi çalıştırma ve hizmet alımları giderek yaygınlaşıyor

Tüpraş'ta taşeron işçisi çalıştırma ve hizmet alımları giderek yaygınlaşmaktadır. Bunun böyle olmadığı, “bakım birimlerinde kadrolu işçi sayısı azalmadı” şeklinde ifade edilse de, gerçek böyle değildir. Tüpraş'ta her rafineride uygulama aynı olmasa da, taşeron işçiliği giderek yaygınlaşmakta, bizlerin işini ve geleceğini tehdit etmektedir.

Biz, taşeron işçiliğinin tamamen sona erdirilmesini talep etmiyoruz. Devamlılık arz eden işlerde taşeron işçisi çalıştırılmamasını veya hizmet alımına gidilmemesini talep ediyoruz. Devamlılık arz etmeyen ve işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde çalıştırılabileceğini söylüyoruz. Bu işin kurallarının ve prensiplerinin karşılıklı uzlaşı ile belirlenerek protokol altına alınmasını talep ediyoruz.

Böylelikle de işimize ve geleceğimize ilişkin kaygıların ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Bu talebimizin değerlendirilip uzlaşı arayışı içine girilmesi yerine, mevcut uygulamalara aynen devam edileceğinin söylenmesi hatta, “dışarıdan hizmet alımına gidebileceğimiz işkollarında bile düzenlemeler yaparak, bir grup çalışanımızın kadromuz içinde kalmalarını sağladık” ifadesi üstü örtülü tehdidin yanında bu uygulamanın daha da yaygınlaşabileceğinin de habercisidir.

Sendikanın en temel amacı, üyelerinin iş ve gelecek korkusu olmadan, daha iyi yaşam ve çalışma koşullarını onlara sağlamaktır, kuralsız, güvencesiz, örgütsüz ve ucuz iş gücüne dayalı istihdama karşı çıkmaktır. Vardiya sistemi değişikliği Vardiya konusundaki sistem değişikliğinin nedenini ise anlayabilmiş değiliz. Baş operatör ve formenler dışında kalan personelin vardiya sisteminin farklılığının Tüpraş'a ne kazandıracağını gerçekten de bilmiyoruz. “5-6 kişiden oluşan işletmedeki vardiya ailelerimizi 25-30 kişilik aileler haline getirerek verimliliğin artırılacağı” söylemi hiç de inandırıcı değildir. Tam aksine biz, insanların sürekli aynı kişilerle çalışmasının, hem işyerinde, hem de sosyal yaşamda kaynaşmalarını sağladığını, birbirlerini çok iyi tanıyıp, anlayabildiklerini, bu sayede de işin yürütümünün daha kolay ve verimli olacağını savunmaktayız.

Bu konu işverenin yönetim hakkı içinde kalan bir husus olsa da, elbette ki toplu iş sözleşmesinin de konusudur. Çünkü yaklaşık 2 yılı aşkın bir süredir vardiyadaki sistem değişikliği gündemdedir. Biz sistem değişikliğine ilk günden bu yana karşı çıktık ve bu konunun toplu iş sözleşmesi süreci içerisinde konuşulup netleştirilmesini, toplu iş sözleşmesinin uygulama sürecinde gündeme getirilmemesini istedik. Çünkü yönetilmesi zor olan konuların toplu iş sözleşmesi sürecinde konuşulup uzlaşıya varılmasını, toplu iş sözleşmesi uygulama sürecinde de işimize odaklanıp motivasyonumuzu kaybetmeden verimli çalışmak isteğimizi ifade ettik.

İlk giriş ücreti ve yıllık izinler...

İlk giriş ücretinde ise, şu anda güvenlik dışındaki personel için ilk giriş ücretini ve 3 yıllık geçiş sürecinin yazılı hale getirilmesini istiyoruz. Güvenlik personelinde ise, yeni işe girenlerin 3 yıllık geçiş süresinin kaldırılarak, % 65 ile işe başlatılmasını doğru bulmuyoruz. Ancak güvenlik hizmetlerinin kadrolu personelle yürütümünün devamlılığı için % 80 ile başlatılabileceğini de ifade ediyoruz. Yıllık izinlerde ise, 2007'de işbaşı yapanlara ayrı izin süresi uygulamasının kaldırılmasını, yıllık izinlerde işbaşı tarihine bakılmaksızın uygulamada adaletin sağlanmasını savunuyoruz, yıllık izine çıkanlara da izin ödentisi verilmesini talep ediyoruz. Yıllık izinlerdeki gelişmeye bağlı olarak birleştirilmiş sosyal yardım maddesinin de kabul edilebileceğini ifade ediyoruz.

İşveren, ücret zammı teklifimize yanıt vermedi

Ücret zammında ise işverenin, “ön koşul nedeniyle ücret artışı konusunda detaylı görüşme yapma girişimlerimiz maalesef Petrol-İş tarafından geri çevrilmiştir” ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır. Çünkü ücret zammı sadece bir defa, birinci altı ay için % 4 oranında, ikinci, üçüncü ve dördüncü 6 aylar için enflasyon oranında teklif edildi. Bunun karşılığında ise biz birinci altı ay için % 16 oranında ücret zammı teklifinde bulunduk. İkinci, üçüncü ve dördüncü altı aylar için teklif tasarımızdaki gerçekleşen enflasyon +3 puan önerimizi devam ettirdik. Bu teklifin karşılığında işverence herhangi bir ücret zammı teklifi verilmediği gibi verme girişiminde de bulunulmamıştır. Kaldı ki, bir toplu iş sözleşmesi masasında işverenin ücret teklifi verme girişiminin geri çevrildiği ne görülmüş ne de duyulmuştur.

Yayınladıkları bildiride bir çok konuda bilgilendirme adı altında uyuşmazlıkta olan konuları açıklayan işverenin, ücret zammının ne olabileceğine ilişkin görüşlerini de açıklamasını isterdik. Böylelikle görüşülmesini engellediğimizi iddia ettikleri ücret zammı önerilerinin ne olduğunu biz de öğrenmiş olurduk.

Biz iş barışını savunuyoruz Toplumsal emeğimizin birikimiyle kurulmuş, ülkemizin en önemli sanayi kuruluşu Tüpraş'a, mülkiyetinin kime ait olduğuna bakmaksızın nasıl sahip çıktığımızı bütün Türkiye iyi bilmektedir. Biz Tüpraş'ın yaşamasını, gelişmesini, yatırımlarını devam ettirmesini, rekabetini küresel düzeyde sürdürebilmesi için verimliliği savunmaktayız.

Tüpraş yönetiminin bu yöndeki uygulamalarını da bugüne kadar destekledik. Bundan sonra da desteklemeye devam edeceğiz. Biz iş barışını savunuyoruz. Kurum kültürü ve yılların emeğiyle oluşan değer yargılarına da sahip çıkıyoruz. Ama işveren de iş barışına özen göstermeli, bunun için toplu iş sözleşmesindeki taleplerimize olumlu bakmalı, çalışanların gelecek kaygısı olmadan çalışmaya devam etmelerini sağlamalı, onların emeğine saygı göstermeli, hak ettikleri ücretleri vermeli, daha iyi yaşam ve çalışma koşullarının yaratılmasını sağlamalı ve çalışanların demokratik yöntemlerle hak arayışlarına saygı göstermelidir.

Tüpraş hepimizindir, Tüpraş Türkiye'nindir

Tüpraş hepimizindir. Tüpraş Türkiye'nindir. İşvereniyle, çalışanıyla, sendikasıyla herkesin bu anlayışla hareket etmesi ve sorumluluklarını bilmesi gerekmektedir. Biz sorumluluklarımızı biliyoruz. Tüpraş'a da sahip çıkıyoruz. Sadece talep etmiyoruz. Tüpraş'ın sorunlarına da sahip çıkıyoruz. İşverence yayınlanan bildiride uyuşmazlığın tek sorumlusunun sendika olarak gösterilmesinden, bu konudaki desteklerimizin ne çabuk unutulduğunu da görüyoruz.

Tüpraş işçisi daha iyisini, daha fazlasını da hak ediyor Tüpraş işçisi vefalıdır, gecesini gündüzüne katarak çalışır. Ülkesine hizmet etmeyi en önemli sorumluluğu olarak görür ama hak ettiklerine inandıklarını almak için, işinin ve geleceğinin güvende olması için, örgütlü yaşamın ne olduğunu da bilir. Tüpraş işçisi daha iyisini, daha fazlasını da hak ediyor. Bunun için de inançlı, kararlı ve mücadeleci tavrını sürdürmeye devam edecektir.