• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Ulusal sermaye var mı? | Orhan Bursalı-Cumhuriyet

Öncelikle OYAKBANK'ın satışıyla bazı arkadaşlarımız konuyu yeniden gündeme getirdiler, OYAKBANK'ın satışını kendi tezlerini doğrulayan (bayram yaparcasına) kanıt olarak sundular ve şu görüşleri yinelediler:
 

ORHAN BURSALI
10.07.2007

Öncelikle OYAKBANK'ın satışıyla bazı arkadaşlarımız konuyu yeniden gündeme getirdiler, OYAKBANK'ın satışını kendi tezlerini doğrulayan (bayram yaparcasına) kanıt olarak sundular ve şu görüşleri yinelediler:
 

"Bak, gördünüz mü, işte ulusal sermaye dediğiniz OYAKBANK bile uluslararası sermaye oldu; ulusal sermaye yoktur, özellikle büyük sermayenin hepsi işbirlikçi karakterdedir, sanki ulusalmış gibi görünür, ama her an uluslararası, yabancı sermaye oluverir... TÜPRAŞ konusunda da bu böyleydi. 'Satılacaksa ulusal sermaye alsın bari' görüşünün yanlış olduğunu söyledik.. İşte şimdi de OYAKBANK'ın satışı bunu kanıtlıyor... Yarın da TÜPRAŞ satılır!"
 

Bu görüşü savunanlar genellikle iktisatçı, siyasi tutumları da sosyalist.
 

Aslında Başbakan Erdoğan da bu teze destek veriyor. Erdoğan, PETKİM'in satışı ile ilgili, sermayenin rengi, milleti olmaz, sermaye sermayedir diyerek, bir başka açıdan "sosyalist iktisatçılar" la birleşiyor...
 

Bu konu aslında hiç de öyle karmaşık değil. "Ulusal sermaye" vardır, bazı iktisatçıların ileri sürdüğü gibi, sadece KOBİ'ler düzeyinde değil, en büyük sermaye düzeyinde de vardır!
 

Kapitalizm çağında, kapitalist devletler ve ulus-devletler dönemi sürdüğü sürece de ulusal sermaye olacaktır!
 

Yani sermayenin yüzer-gezerliği dışında, bir kısmı "kimliksizleşmesine" (mesela İsviçre bankalarındakiler) rağmen, mutlaka bir "toplanma-dağılma-operasyon yeri" (ulusallık!) olmak zorundadır!..
 

Sanırım sermaye tanımlamada çok basit bir "farklı anlama, tanımlama" söz konusu...

 

Şüphesiz, "sermaye" nin onlarca çeşidi var... entelektüeli, yeşili, karası, kayıtlısı, sabiti, yüzergezeri, likiti, kazık çakmış olanı, kayıtsızı, örtülüsü, sosyali, yeraltılısı... Fakat basitçe ve en genel anlamıyla, "bir ekonomik-ticari faaliyetin gerçekleştirilmesinde kullanılabilecek, mübadele edilebilir her türlü değeri; parayı, malı mülkü, taşınabilir veya taşınmaz her şeyi sermaye" olarak tanımlamak mümkün.


İşin ayrıntısı ve teorisi, iktisatçıların tekelindedir!

 

Bu açıdan baktığımızda, nasıl OYAKBANK bir "sermaye" ise dönüştürüldüğü 2.7 milyar dolar da bir sermayedir! Birine belki "sabit" derseniz, diğeri de likit haldedir!
 

O halde, OYAKBANK aslında bir mübadeleye konu oldu. OYAKBANK "uluslararası sermaye" olurken, karşılığı 2.7 milyar dolar ise "yerli" olarak yerinde duruyor!
 

Yani, "teorik" olarak baktığımızda, yerli sermaye uluslararası sermayeye dönüşmedi !

 

Ülkemizdeki toplam "yerli (veya ulusal) sermaye" den bir azalma olmadı !
 

O yerinde duruyor.
 

Bu saptamadan sonra, konunun diğer yönleri, toplumsal yanı, bankacılık yönü vb. tartışılabilir.

 

Örneğin: Acaba hangisi değerli, OYAKBANK mı, yoksa 2.7 milyar dolarlık likit para mı?

 

Şüphesiz, bir banka kurup onu OYAKBANK gibi bir büyüklüğe ulaştırmak kolay değil. OYAKBANK'ın içinde yoğun emek var. Olmasa zaten değeri düşük olurdu.

 

OYAK'ı alan şirket, bu kurumu büyütebilir, daha değerli hale getirebilir veya Türkiye'de rekabet edemez, bankaya değer yitirtir, zarar eder.

 

Buna karşılık OYAK Holding elindeki nakit 2.7 milyar doları, OYAKBANK'tan daha değerli başka yatırımlara dönüştürebilir! (Veya dönüştüremez, hatta batırır!)

 

OYAK'çılar, bankalarını büyütmek, daha değerli hale getirmek konusunda bir perspektifleri ve güçleri olmadığını gördülerse, üstelik büyük rekabet karşısında bankalarının değer yitireceğini düşündülerse satmakla iyi ettiler bile denebilir!

 

Zaten bütün sorun da burada: Biz meydan okuyucu değiliz!
 

Aman şu malımız biraz değerlenmişken satalım, düşüncesindeyiz!

 

İlaçta da bu durumu yaşadık.
 

Burada temel bir sorunumuz var; bizim para alışverişiyle uğraşan patronlar kesimi, öteden beri zayıf ve korkak... Geçmişte gördüğümüz gibi, bazı açıkgözler bankaları düzenbazlık aracı olarak kullandı ve kişisel zenginlik kaynağı olarak gördü. Oysa finans sektörü, en büyük güçtür! En iyi para kazanma, zenginleşme aracıdır, tabii ki doğru kullanmasını bilirsen! Yunan finans sektörü sadece Türkiye'de değil, Balkan ülkelerinde de hızla yayılıyor. İtalyan, Amerikan, Alman, Hollanda, Belçika, İsviçre... finans sektörüyle dünyaya durmadan yayılıyor. En büyük para, güç, iktidar bu sektörde!
 

Bizler ise bu sektörden kaçıyoruz! Sorun burada!

 

Bu sektörü büyük ölçüde yabancıların eline verdiniz mi, sorun başlıyor! Akbank yöneticileri, bu açıdan ülkenin, iktidarın dikkatini çekiyor durmadan!

 

Peki, PETKİM ve diğer ulusal varlıklar?.. 

Kaynak: CUMHURİYET GAZETESİ