Kadın işçileri örgütlemek ve kadın politikası yürütmek için:

 

Sendikalarda kadın yapıları

 

Kadın işçilerin özel talepleri, belirleyeceği stratejileri ve bu alandaki çalışmaları sendikal hareketin gelişmesine ve güçlenmesine katkıda bulunacağı da unutulmamalı. Bunun için her şeyden önce sendikalarda tüzükle tanımlanmış, kadın yapılarının kurulması şart.

Kadın komite-komisyonları, kadın işçilerin çıkarlarına ve taleplerine yönelik politikalar oluşturmak üzere kurulurlar. Bu yapılar ayrımcılıkla mücadele edilmesinin ve örgüt içinde eşitliğin inşa edilmesinin etkili araçlarıdır. Bunlar olmadan, sendika ve konfederasyon içinde etkili bir kadın çalışması yapılamaz. En önemli işlevleri, sendikalara, kadınlara yönelik ayrımcılığı ve kadın işçilerin özgül sorunlarını tanımlama imkânı vermesidir. Bu sayede sendikalar, kadınları örgütleme konusunda deneyim biriktirme ve bunları genelleştirme olanağına sahip olurlar. Bu yapıların yokluğunda ise genel olarak eşitlik konusu rahatlıkla gündem dışına çıkarılabilmektedir.

Bu yüzden söz konusu yapıların varlığı ve örgüt içindeki konumu, kadının sendika içindeki etkinliğinin ölçüsü ve temsil yetersizliği şeklinde açığa çıkan cinsiyetçiliğe, sendikanın nasıl yaklaştığının önemli bir göstergesidir. Ayrıca dünya deneyimleri sendika içi demokrasiyi sağlamanın ve kadın üyelerin aktif olmalarını teşvik etmenin en etkili yolunun da kadın komisyonları ve komitelerini işletmek olduğunu göstermektedir.

 

Fiili kadın yapıları

Türkiye’de konfederasyonlarda ve sendikalarda kadın komite, komisyon ve büro benzeri birimlerinin kurulmaya başlanması, 1990’lı yıllara denk gelir. Son dönemlerde üyelikleri nedeniyle uluslararası işçi örgütleriyle kurmuş oldukları ilişkiler, sendikaları kadın istihdamı sorununu ve örgütlenmesini gündemlerine almalarına vesile olmuştur. Bu etkileşimin sonucu olarak, sınırlı da olsa “kadın birimleri” ile ilgili bir canlanmanın olduğu söylenebilir. Nitekim farklı konfederasyonlara bağlı olan bazı sendikalarda, yakın zamanda yapılan sendika tüzük değişikliği ile yönetim kurullarına, kadın birimlerini kurma yetkisi ve görevinin verildiği görülmektedir. Ancak bu kadın birimlerinin şekli, tüzükteki yeri ve uygulamaları arasındaki farklılıklara dikkat çekmek gerekir. Örneğin bazı sendikalarda tüzükle kurulan komisyonlar sendika içinde farklı derecelerde de olsa kurumsallaştırılmıştır. TÜRK İŞ, DİSK ve bu konfederasyonlara bağlı bazı sendikalarda, tüzükte yer almamasına rağmen fiili olarak komisyon-komite-büro oluşturulmuştur. Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP) bünyesinde yer alan sendikaların bir kısmında ne sendika belgelerinde ne de uygulamada bir kadın birimi vardır. Bu sendikalarda yegâne kadın çalışması, SGBP oluşumu içinde yer verilen Kadın Koordinasyonuna bir kadın sendika çalışanını göndermektir. Bunların yanında hiç kadın birimi ve çalışması olmayan sendikalar mevcuttur.

 

Tüzüklerin cinsiyetçilikten arındırılması

Genel olarak bakıldığında sendikalardaki kadın birimleri ya kadın bürosu ya da kadın komisyonu şeklinde örgütlenmiştir. Bu birimler olumlu etkinlikler tasarlayabilecek ve yürütebilecek özelleşmiş kurullar, uzmanlar ya da çalışma grupları tarafından desteklenmemektedir. Bu yönüyle mevcut kadın birimleri, sendika içinde idari ve teknik yönden oldukça zayıftır. Kadın komisyonlarının tüzük kuruluşu olması ve üyelerinin seçimle gelmesi önemli olmakla birlikte, tüzükle düzenlenme biçimleri ve örgüt içindeki konumları bu birimlere sendika yöneticilerine karşı bir güvence getirmemektedir. Kadın birimlerinin merkezi düzeyde yapılandığı, tabanla ilişkisinin çok sınırlı olduğu, ayrı bütçe olanağının sağlanmadığı, genel olarak faaliyetlerinin belli gün ve olaylara özgülendiği rahatlıkla görülebilmektedir. Genel olarak tüzüğünde kadın komisyonları kurmayı sendikaların görev ve yetkisine dâhil eden sendikalarda gönüllülük esasına dayanan bir çalışma şekli hâkimdir. Atama ile belirlenmiş olan komisyon üyeleri, sendikanın farklı birimlerinde çalışan kadınlardan oluşmaktadır. Kadın çalışmalarını esas işlerinin yanında ikincil olarak yürütmek zorunda kalmaktadırlar. Özetle işçi örgütlerindeki kadın birimleri, hem güçsüz hem de sendikal politika ve gündemin belirlenmesinde etkisizidir.

Peki nasıl bir yapılanma ve model talep edilebilir? Aslında başarılı kadın örgütlenme deneyimleri ve sendika içindeki kadınlar bu sorunun cevabını veriyor. Konuya ilişkin ön plana çıkan önerileri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz;

Sendikaların tüzüklerinde rastlanan cinsiyetçi dilin ve yönelimlerin ayıklanması gerekmektedir. Bu nedenle tüzük ve yönetmelikler yeniden gözden geçirilerek toplumsal cinsiyet eşitliğine ve kadın sorunlarına duyarlı bir şekilde, yeniden yazılmalıdır. Tüzüklerinde sendikaların amaç ve hedefleri arasında, cinsiyet eşitliğine dayalı demokrasinin inşası yer almalıdır. Bu hedef ve amacın inşası için evde ve çalışma hayatının her alanında, örgütlü oldukları işyerlerinde, sendikaların iç işleyişlerinde, sendika yönetimlerinde, sendikal faaliyetlerde ve toplu sözleşmelerde kadın erkek eşitliğinin esas alınacağı ve bunları gerçekleştirmek için gereğinin yapılacağı taahhüt edilmelidir.

 

Kota ve nisbi temsil uygulanmalı

Konfederasyon ve sendikalarda, sendikanın her organında, tüm karar mekanizmalarında, her toplantı, sempozyum, kurul, genel kurul, çalışma grubu ve delege seçimlerinde kadınların temsil edilmesinin sağlanması ve güvence altına alınması gerekmektedir. Bu nedenle kota, nispi temsil gibi uygulamaların özellikle kadın-erkek sendikacılar tarafından önemsiz bir mesele olarak kabul edilememesi gerekmektedir. İşyerlerinde erkek temsilcilerin yanında ayrıca bir kadın temsilcinin yer alması, işyerlerinde şikâyetlerin çözümlendiği yer olan disiplin kurullarında mutlaka kadınların yer almasının sağlanması önemlidir. Siyasi partilerde görülen “eş başkanlık” olgusundan ilhamla, kadın erkek temsilcilerin yer aldığı “eş temsilcilikler” oluşturulmalıdır. Sendikayı ve sendikal hareketi de güçlendirecek olan sendika içi kadın yapılarının mutlaka oluşturulması, tüzük ile güvence altına alınarak sürekliliğinin sağlanması ve kurumsallaştırılması gerekmektedir. Özellikle temsil niteliğine sahip taban komitelerine ayrıca önem verilmelidir. Çünkü kadın işçilerin örgütlenme faaliyetlerini sahiplenmesi ve demokratik bir örgütün parçası oldukları duygusunu geliştirmesi, ancak bu komiteler aracılığı ile mümkün olabilir.

Sendikalarda oluşturulacak kadın komisyonlarının, çalışan uzmanların yönettiği, merkezi bir oluşum olmaktan çıkarılması gerekmektedir. Bu nedenle bu yapıların işyeri, şube, bölge ve merkezi düzeyleri içine alan paralel bir kadın örgütlenmesi şeklinde yapılanması önemlidir. Sendikanın kurucu hedefleri, kuralları ve politikalarıyla uyumlu çalışması gereken kadın yapılarının, sendikal politika ve stratejinin asli bileşenlerinden birisi olarak kabul edilmelidir. Bu, kadın sorunları ve yapılarının sendika içinde marjinalleştirilmemeleri açısından hayati bir öneme sahiptir.

Kadın komisyonlarının olduğu sendikalarda, bu birimlere ilişkin tüzük düzenlemeleri yeniden ele alınmalı, mevcut yönetimler karşısında gerçek bir güvenceye kavuşturulmalıdır. Komisyon üyelerinin kimlerden oluşacağı, nasıl belirleneceği, çalışma usul ve esasları, kararlarının niteliği, örgütlenme şeması, örgüt içindeki yeri ve diğer birimlerle ilişkisi, sorumluluk alanları, denetimi ve bütçesi gibi temel kuralları gösterecek bir kurallar belgesinin-yönetmeliğinin oluşturulması gerekmektedir.

Sendika merkezinin ve özellikle bu yapılara karşı daha güçlü bir direncin olduğu bilinen şubelerin kadın yapılarını desteklemeleri sağlanmalıdır. Bu destek somut olarak hangi konuları içermelidir; Bunlardan bir kaçı söyle sıralanabilir; kadın birimlerinin toplanabilmesi için fırsatlar yaratmak ve onları teşvik etmek, komisyon veya komite üyelerinin toplantılara katılabilmelerini sağlamak için işyerinden izinli sayılmaları konusunda işverenle ilgili pazarlıkları yürütmek, finansal destek ve kaynak sağlamak, uzmanlık düzeyinden teknik ve idari yönden bu birimlere destek vermek, örgütün her düzeyinde (işyeri, şube, bölge ve merkezi düzey) bu yapıların temsil edilmesini sağlamak, sendika öncelikleri ve amaçlarına uygun olarak bu birimlerin her seviyedeki çalışmalarının raporlanması ve sendika yönetiminin düzenli gözden geçirmeleri gibi süreçler işletilmek.

 

Kadın politikası bir zorunluluk

Bütün bu uygulamaların gerçekleştirilebilmesi için, sendikalar bildiklerini ve rutinlerini değiştirmek durumunda oldukları söylenmelidir. Bilindiği gibi kadın işçilerin örgütlenmesi, işçi sınıfının bütünlüklü mücadelesine bağlıdır. Ancak kadın işçi hareketinin özel talepleri, belirleyeceği stratejileri ve bu alandaki çalışmaları sendikal hareketin gelişmesine ve güçlenmesine katkıda bulunacağı da unutulmamalıdır.. Bunun için erkek egemen sendikaların, cinsiyet ayrımı gözetmeyen bir işgücü piyasasının ve örgütlenmesinin sendikalara sağladığı yararların bilincine varmaları gerekmektedir. Bunu sağlayabilmek, geleneksel sendikal yapıların ve erkek egemen kültürünün değişmesine bağlıdır. Sendikal hareket içinde kadın gruplarının güçlenerek kadın sorunlarının görünürlüğünü sağlamalarına yönelik mücadeleler, bu değişimin dinamiğini oluşturur. Sendikal hareket içinde böylesi bir talep dile getirilmediği ve bu talebi gerçekleştirmek için mücadele yürütülmediği sürece, mevcut sendikal yapı ve kültürün değişmesini beklemek hayalcilik olur. Bu nedenle sendikanın kadın politikası, belli sürelerde yapılan kurultaylarda veya genel kurullarda kadın üye ve temsilcilerin tartışarak oluşturdukları ilkeler üzerinden oluşturulması bir zorunluluktur. ■

 

(Kaynak: Petrol-İş Kadın Dergisi, Sayı 50, Ocak 2015)