Kadın ve sendika ilişkisi uluslararası bir etkinlikle masaya yatırıldı:

 

Sendikalar kadınlar için daha cazip hale getirilmeli

 

Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV) tarafından düzenlenen ve Friedrich Ebert Stiftung Derneği (FES) tarafından  desteklenen, Avrupa'dan sendikacı ve akademisyen kadınların konuşmacı olarak katıldığı "Sendikalarda Kadınlar - Kadın Örgütlenmesi, Sorunlar ve Modeller" başlıklı toplantı, 8 Mayıs 2015 tarihinde İstanbul'da Şişli Kent Kültür Merkezi'nde yapıldı. Sorunlar da çözüm önerileri de aynıydı...

 

Selgin Zırhlı Kaplan

 

 

KADAV tarafından geçtiğimiz yılın Aralık ayında yayınlanan ve Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Betül Urhan'ın kaleme aldığı, sendikaların kadın politikalarını, kadın yapılarını inceleyen "Sendikasız Kadınlar, Kadınsız Sendikalar" araştırmasının sonuçlarını paylaştığı ve Avrupa'dan akademisyenlerin ve sendika yöneticisi  kadınların da konuşmacı olarak katıldığı toplantıda, kadınların sendikalarda yaşadıkları sorunlar, sendikaların kadınları örgütleme konusundaki yaklaşımları konuşuldu, Almanya ve Avusturya sendikalarından örneklerin de ele alındığı  toplantı, hem akademik hem sendikal alanda konunun uzmanı kadınların değerlendirmelerini içermesi açısından önemliydi.

Etkinliğin açılış bölümünde ilk olarak Kadınlarla Dayanışma Vakfı adına Serap Güre konuştu. Güre, kısaca KADAV'ın kuruluş amacına ve bugüne kadar yaptığı çalışmalara değindikten sonra, sendikalarda cinsiyetçilikle mücadele etmek için biraraya gelen kadınların oluşturduğu 'Sendikalarda ve Meslek Örgütlerinde Cinsiyetçiliğe Karşı Mücadele İnisiyatifi'nden sözetti. Çalışan kadınların sendikalarda görünürlüklerinin artmasını amaçladıklarını vurgulayan Güre, bununla ilgili bir araştırma yapmaya karar verdiklerini, 2011'den beri çalışmaların sürdüğünü belirtti.

 

Kadının olmadığı sendika yönetimi başarılı olamaz

İkinci olarak söz alan Genel-İş Sendikası Konut İşçileri Şube Başkanı Nebile Irmak Çetin, bu çalışmayı çok önemsediklerini, çünkü Türkiye'de son yıllarda kadınların yoksullaştığını, işlerini kaybettiklerini, eğitim ve sağlıktan yoksun bırakıldıklarını, bu koşullara rağmen kadınların hayatını değiştirmek için mücadele etmesi gerektiğini belirtti.

Tüm bunların örgütlenmekten geçtiğini vurgulayan Çetin, sözlerini şöyle sürdürdü:  "Siyasal iktidar bize bir rol biçmiş, annelikle bizi terbiye etmek istiyor, çok çocuk doğurun diyor... hem iktidar hem erkek egemen politikalara karşı daha güçlü durmamız gerekiyor. Sendikalarda daha güçlü olmamız gerekiyor, sendikalar doğaları gereği, eşit özgür ve herkesin kendisini rahat ifade edebilmesi gereken kurumlar... Ama gerçekte, sendikalarımız erkek kulüplerine dönüşmüş vaziyette. ... Kadının yer almadığı bir yönetim çok başarılı olamaz...". 

 

25 yılda bir arpa boyu yol gitmişiz

Moderatörlüğünü Prof. Dr. Meryem Koray'ın yaptığı, Doç. Dr. Betül Urhan'ın konuşmacı olduğu Sendi̇ka Kadın İli̇şki̇si̇nde Görülen Sorun Alanlarını Beli̇rlemeye Yöneli̇k Araştırmanın Sonuçları ve Çözüm Önerileri başlıklı ilk oturumda söze Meryem Koray başladı. "... Kitabın adı Sendikasız Kadınlar, Kadınsız Sendikalar... Bu bence yapılan araştırmanın sonucunu çok iyi özetleyen bir ifade. ... Kadınlar sendikasız, sendikalar da kadınsız... Bu çok bilinen bir gerçek, ama bilinmesine rağmen, zaman içerisinde çok az değişim gösteren bir gerçek. Ben de 91 yılında çalışma hayatında kadınlarla ilgili bir alan araştırması yapmıştım. .... 25 yıl sonra Betül Urhan'ın yaptığı araştırmayı okuyunca, ister istemez paralellikler kurdum. Ne değişmiş? Daha çok kurumlaşmalar var, kadın konusunda çalışan uzmanlar var, ama yönetimler açısından bir tane şube başkanı vardı, şimdi iki tane var, bir arpa boyu yol gittik diyebiliriz."

 

Kadınlara güvencesiz ve esnek istihdam modelleri biçiliyor

Daha sonra söz alan Betül Urhan, "Sendikasız Kadınlar, Kadınsız Sendikalar" başlıklı araştırmasının sonuçlarını paylaştı. Urhan, son dönemlerde kentlerde kadın istihdamında büyük bir artış yaşandığını, işçi kadınlar arasındaki sendikalaşma oranının yüzde 4 civarında olduğunu belirterek: "Son dönemlerdeki güvencesiz ve esnek istihdam modelleri kadınlar için biçilen istihdam biçimleridir. İsdihdam bu yönde artırılırken, çok derinleşmiş olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden de yararlanılıyor. Kadın, anne ve eş olarak evinde bütün rol ve sorumluluklarını yerine getirecek, ama aynı zamanda hane gelirini telafi etmek için ucuz işgücü olarak işgücü piyasasına çekilecek. Son dönem kadın istihdamına baktığımız zaman genellikle bunların güvencesiz işlerde arttığını söylemek mümkün." dedi.

 

İsdihdam örgütlenmeyi belirliyor

Kadınların sendikal örgütlenmesinde en belirleyici unsurun istihdamın niteliği olduğunu vurgulayan Urhan, ne tür işlerde, hangi statülerde istihdam edildiklerinin işyerlerindeki konumlarını, sendikayla olan bağlantısını ve sendikanın kadına olan bakışını belirlediğini söyledi. Herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı olmayan, yani "kayıtdışı" çalışan kadınların oranının da çok yüksek olduğunu belirten Urhan'a göre, sendika üyeliğinin sadece kayıtlı işgücüne dayanması nedeniyle, ücretli veya maaşlı çalışan kadınların kayıtdışı olan yüzde 22'lik kesimi sendikalarda örgütlenemiyor.

 

Uluslararası ilişkiler ve görüntüyü kurtarma çabası

Urhan, sendikalarda bunun mücadelesini veren birçok uzman, yönetici kadının bulunduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Bazı erkek yöneticilerin de bu konuya duyarlı olduğunu görüyoruz. Dışarıda bir kadın hareketi var. Bunların hepsi çok önemli. Ancak önemli bir etkenin uluslarası ilişkiler olduğunu düşünüyorum. ... Uluslararası ilişkiler, görüntüyü kurtarmak için de olsa, sendikalardaki kadın yapılarının görünürlüklerini artırdı. Uluslararası örgütlerin kadın birimleriyle ilişki kurma çabaları ve zorunluluğu önemli belirleyendir."

 

Kadın örgütlenmesi ikincil mesele olarak görülüyor

Urhan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Burada esas mesele sendikaların kadınlar için ne yaptığı değil, toplumsal cinsiyet eşitliğine nasıl yaklaştıklarıdır. Esas mesele, doğrudan kadın örgütlenmesinin ikincil olup olmamasıdır. ... Kadınlarla erkekler arasındaki eşitsizliği ve farklılıkları kabul eden sendika yöneticileri sendikal faaliyetlerini cinsiyetlendirme yoluna gidiyorlar mı? Bir erkeğe ulaşmakla bir ka-
dına ulaşmak aynı yöntemlerle olamazdı..."

 

Sendikalar feminizme mesafeli

Sendikalardaki erkek yöneticilerin kadınlara bakışıyla ilgili örnekler de veren Urhan, sendikacıların kadınları aile ve toplum içindeki rolleriyle ele aldıklarını sözlerine ekledi. Urhan'a göre,  kadın işçiyi, işgücü piyasasının asli bir unsuru olarak görmek yerine anne ve eş olarak görme eğilimi açısından sendikalar ideoloji ve büyüklük bakımından farklılık göstermiyor. Kadınların sendikal faaliyetlere katılmamalarını da kadınlara yüklediklerini belirten Urhan, sendikaların toplumdaki ve sendikadaki kadın-erkek eşitsizliğine güncel politikalar üreten feminizme de mesafeli durduklarını sözlerine ekledi.

 

Geleneksel sendika anlayışı kadınları örgütleyemiyor

Urhan, araştırmada, sendikaların kadınları örgütleme konusundaki sorunlarıyla ilgili olarak da şöyle konuştu: "Kadınların örgütlenmede niçin zorlandıkları noktasında iş güvencesizliği öne çıkıyor. Kadınlar genellikle küçük işyerlerinde güvencesiz olarak istihdam ediliyor.  ... Örgütlenme politikalarının bu konuda risk almadığını düşünüyorum."

Urhan, sendikaların kadınlara giderken farklı bir yöntem kullanmadıklarını, bu yüzden de zorlandıklarını, erkeklerin örgütlenme ortamlarının kadınlara uymadığını, söyledi ve ekledi: "... Sendikal gündemde örgütsüzlerin örgütlenmesi meselesi var, buna ilişkin örgütlenme modellerinin geliştirilmesi zorunluluğu var."

 

Ataerkil yapı değişmedikçe sendikalarda durum değişmeyecek

Moderatörlüğünü Serap Güre'nin yaptığı ikinci oturumda, ilk olarak IndustriALL Küresel Sendika Genel Sekreter Yardımcısı Monika Kemperle konuştu. Erkek Egemen Sendikalarda Kadın Katılımı başlıklı sunumunda, işçilikten yöneticiliğe yükseldiği sendikacılık hayatında karşılaştığı deneyimleri paylaştı. Kadınların çalışma alanına katılımını çok önemli gördüğünü söyleyen Kemperle, sendikalarda güçlü bir ataerkil yapının hakim olduğunu, IndustriALL küresel sendikaya üye metal ve kimya sektörlerinin de aynı yapıda olduğunu, ancak tekstil alanında kadın sayısının epey fazla olmasına rağmen orada bile yönetimde kadınların son derece az olduğunu belirtti. Bu ataerkil yapı değişmedikçe sendikalardaki durumun değişmeyeceğini sözlerine ekleyen Kemperle, sendikaların farklı gruplara odaklanarak yenilikler ve değişiklikler yapması gerektiğini belirtti. 

 

Kadınlar için kadın dili

Sendikalar açısından dilin önemli olduğunu, hep erkek dili kullanılırsa kadınların görünmez hale geleceğini vurgulayan Kemperle, kendi sendikasında bu durumu 8 yılda değiştirebildiklerini, toplusözleşme görüşmelerinde hem kadın hem erkek dili kullandıklarını, bunun için toplusözleşme metinlerini değiştirdiklerini belirtti. Belli ihtiyaçlar neticesinde kadınlar için bir büro kurmaya karar verdiklerini söyleyen Kemperle konuşmasını şöyle sürdürdü: "Erkek temsilcilerin hiyerarşik konumlarda bulunduğu, kadınlara göstermelik bir iki konumun ayrıldığı görüntüden kurtulmamız lazım. ... Toplantı saatleri, oturumlar, kadınlara göre düzenlenmeli, çocuk bakımını babalar da üstlenmeli, çocukların bir tek annesi yok, babaları da var, neden babalarından bahsedilmiyor?"

 

Yüzde 40 kota talebi

Bugünlerde yüzde 40 kadın kotasını tartıştıklarını ve 2016 yılında yapılacak kongrede bunu gündeme getireceklerini belirten Kemperle, sendikaların hem bölgesel hem ulusal düzeyde, kadınlar için nasıl cazip hale getirebileceklerini düşünmeleri gerektiğini ifade etti.

Yüzde 40 kota ile sendikalara kadın yüzü kazandırılabileceğini belirten Kemperle, "Cinsel taciz, iş piyasasının erkek egemen yapısı, iş pazarı kadınlara daha çok iş imkânı sunuyor mu, daha iyi çerçeve şartları, çocuk bakımı, ulaşım sorunu gibi konuları gündeme alıp kendimizi temizleme sürecine girmemiz gerekiyor ... " dedi.

 

Sendikanın çalışmalarından kadınlar da yararlanmalı

Sendikaların çalışmalarından sadece erkeklerin yararlanmasının doğru olmadığını belirten Kemperle, son olarak şöyle konuştu: "Bağımsız sendikalar olmaksızın kendi çıkarlarımızı korumamız mümkün değil. ... Sendikaların çalışmalarından yalnızca cinsiyetlerden birinin faydalanması doğru değil. Kadınların da çıkarlarını korumamız gerekiyor. Bundan dolayı da sendikalar kadınlar için daha cazip hale getirilmeli."

Monika Kemperle'den sonra sözü Viyana Üniversitesi Ekonomi Sosyolojisi öğretim üyesi Yrd. Doç. Sabine Blaschke aldı. Sendikalar ve cinsiyet, organizasyon sosyolojisi konularında çalışan Blaschke, Kadınların Sendika Yönetimlerine Katılımını Artırmanın Yolları başlıklı sunumunda Almanya ve Avusturya'da, sendikaların karar mekanizmalarında kadın sayısının artırılması için yapılan çalışmaları, kadın kotası ve bunun hayata geçirilmesinde hangi yöntemlerin uygulandığıyla ilgili çarpıcı örnekler ve istatistiksel veriler içeren çalışmasını paylaştı.

 

Kadınlar sendikal görev almaktan çekiniyor

Kadınların evdeki iş yükünün yanısıra, kendilerine güvensizlikleri ve çekinmeleri nedeniyle sendikal çalışmalara katılmadıklarını belirten Blaschke, "Kendi becerilerine pek güvenmiyorlar, ayrıca önemli görevler almaktan çekiniyorlar, erkeklere sorulduğunda seve seve görev alıyorlar, kadınlar daha çekimser" dedi.

Bununla birlikte, erkeklerin de kadınları engellediğini, önemli görevlere gelmelerini istemediğini sözlerine ekleyen Blaschke, çoğunlukla kadınlara sorulmadığını, bir pozisyon boşaldığında akla ilk erkeklerin geldiğini, bunu yaparken çoğu kez ayrımcılık yaptıklarının farkında bile olmadıklarını, bunun kendilerine hatırlatılması gerektiğini belirtti. Blaschke, ayrıca kadınların adaylıklarının da engellendiğini, erkeklerin büyük direnciyle karşılaştıklarını söyledi. ... "Bunu toplantılarda da görüyoruz, toplantının ele alınışı, işleyişi, tümüyle erkekler tarafından belirleniyor. Çok uzun süreli toplantılar yapılabiliyor, kadınlar başka görevlerinden dolayı bunlara katılamıyor. Böylece kadınlar katılmadan veya eksik katılımla yapılıyor. Bu da kadınların eksik temsilini getiriyior. Bundan dolayı birçok sendikal faaliyet de kadınlara cazip gelmiyor."

Son yıllarda sendikalarda kadın sayısının artmasını sağlayan önlemleri; kadınlara doğrudan hitap eden politikalar, kadınların eğitim ve destek programlarına katılımı, karar mercilerine müdahaleyle kadınların yönetime getirilmesi ve kadınlara uygun toplantı saatleri şeklinde sıralayan Blaschke, ayrıca toplantı atmosferinin de kadınlara uygun hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.

 

Kadın kotasına etkin kontrol

Tüm bu önlemlerin Almanya ve Avusturya'da başarıyla uygulandığını ve kadın sayısında artışı sağladığını vurgulayan Blaschke, en etkili önlemlerden birinin ise kadın kotası olduğunu dile getirdi. Kotanın konulması kadar, uygulanması, yani bağlayıcı niteliğinin olması gerektiğinin altını çizen Blaschke, bağlayıcı olmayan kota uygulamalarının kadınların eksik temsiline yol açtığını, hiç kota uygulanmayan sendikalardan herhangi bir farkı bulunmadığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Önemli olan bağlayıcı bir kota, etkin bir kontrol mekanizması ... kadın kotasını iyi bir şekilde uygulamak da önemli... ve tabii ki kadınların katılımını sağlamak için yukarıda saydığımız önlemlerin uygulanması gerekiyor."

Etkinlik, katılımcıların sorularının cevaplandığı tartışma bölümü ve ardından yapılan kokteyl ile son buldu. ■

 

(Kaynak: Petrol-İş Kadın Dergisi, Sayı 51, Haziran 2015)