Biraz mütevazılık, 'ben bilirim' demekten uzak durmak, ortak - kolektif akla inanmak, güvenmek. Hepsi bu! TÜPRAŞ'la ilgili yargı kararı sonrası, aynı tartışmalar; 'Yargı, özelleştirme önünde engel'. Doğru mu?
Hükümetin kamu yararı ve yasa tanımayan özelleştirme uygulamaları, yargıdan dönüyor. Bugüne kadar neredeyse bütün ihalelerine gölge düşen hükümetin geliri de hedeften uzak. Hükümetin yaptığı özelleştirmeler; ''elinde patlıyor'' .
TÜPRAŞ özelleştirilmesi yılan hikayesine dönmeye başladı. Türkiye'yi dış piyasada ciddi oranda zedeleyecek bu gelişmenin oturduğu zemin ise 'Türkiye'nin ali menfaatleri icabı kamu menfaati mantığı'oldu. Gazetelerde konuya bu mantıkla yaklaşanlar, ortaya çıkan tablodan son derece memnun görünüyorlar.
Dün sabah hükümet adına açıklama yapan ilgili bakanlar, ''hukuk devletinin gereklerinin yerine getirileceğinden'' söz ediyorlardı. Bir gün önce aynı bakanlar, TÜPRAŞ' ın özelleştirilmesinde geri adım atılmayacağına ilişkin demeçler veriyorlardı.
Devlete ait varlıkların özel şahıs ve kurumlara satılarak devredilmesi demek olan özelleştirme kavramı ekonomi literatürüne 1970’lerde girmiştir. Daha kapsamlı bir tarifi şöyledir: “Kamuya ait şirketlerin sermayesinin en az % 51’inin yerli veya yabancı özel girişimcilere satılması.” Ayrıca, devlete ait kuruluşların özel girişimcilere kiralanması, işletme hakkının devredilmesi de özelleştirme konseptine dahildir.
PETROL-İŞ SENDİKASI ANKARA ŞUBESİ21.DÖNEM IV. OLAĞAN TEMSİLCİLER KURULU TOPLANTISISONUÇ BİLDİRGESİ Tüpraş’ in satışına ilişkin sendikamızın Ankara 10. İdare Mahkemesine açmış olduğu dava 02.06.2004 tarihinde sonuçlanmıştır. Buna göre İdari Mahkeme TÜPRAŞ’ in Yüzde 65.67 oranındaki kamu hissesinin blok satışına ilişkin 13 Ocak 2004 tarihli ihale komisyonu kararını iptal ettiğini açıklamıştır.
Ankara 10. İdare Mahkemesi oldukça hızlı davrandı. Tüpraş’ın yüzde 65.67 oranındaki kamu hissesinin blok satışını iptal etti. Aynı mahkeme daha önce de Tüpraş’ın özelleştirilmesi konusunda ‘yürütmeyi durdurma’ kararı vermişti.
Bazılarının ‘TÜPRAŞ’ın özelleştirilmesini engellemekten dolayı hissettiği zafer duygularını okurken aklıma Tekel geldi. Sahi ne oldu Tekel özelleştirmesi?
İnsan bazen yaşananların gerçekliğinden kuşkulanıyor. Sahiden bunlar yaşanmış mıydı yoksa yaşanmış gibi olanlar mıydı diye kendi kendine sormak durumunda kalıyor. Daha yeni bir terim kullanarak söyleyecek olursam bu yaşananlar gerçek miydi yoksa 'sanal' mıydı? Gerçeklikle kopuşumuzun yeni bir olgu olduğunu söylemiyorum. Ama bu durumun kürselleşmeyle daha bir pekiştiği, daha bir derinleştiği ortada.