• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

BAŞKANLAR KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ:

BOR, PETROL VE DOĞALGAZDA ÖZELLEŞTİRME KABUL EDİLEMEZ...

Petrol-İş Sendikası'nın KKTC-Girne'de 23-24 MAYIS 2012 tarihinde toplanan Genişletilmiş Başkanlar Kurulu'nda Eti Maden, TPAO ve BOTAŞ'ın özelleştirilmesine yol açacak her türlü girişime karşı çıkılacağı ve kararlı bir şekilde mücadele edileceği bildirildi.

25.05.2012

GENİŞLETİLMİŞ BAŞKANLAR KURULU, toplantıda yapılan değerlendirmeleri ve bu doğrultuda almış olduğu kararları aşağıdaki şekilde kamuoyuna iletmeyi uygun bulmuştur:

2008 yılındaki küresel kriz, arkasından Avrupa ekonomisinin iflasa sürüklenmesi; tüm dünyada on yıllardır uygulanan neo-liberal politikalarda yolun sonuna gelindiğini göstermiştir. Buna rağmen çözüm için, halkın değil sermayenin çıkarlarını eksene alan uygulamalarda ısrar edilmekte ve “kemer sıkma” programlarıyla emekçilere yeni bedeller ödetilmeye çalışılmaktadır. Ekonomiyi yeni bir durgunluk batağına sokan, işsizlik ve yoksulluğu artıran bu önlemlere karşı emekçilerin tepkisi ise başta Avrupa olmak üzere dünyanın dört bir köşesinde giderek yükselmektedir. Avrupa'da farklı ülkelerde yapılan seçimlerde, “kemer sıkma” programlarını reddeden siyasi alternatiflerin öne çıkması ise emekçilerin eşit, özgür ve adil bir yaşam taleplerinin en önemli göstergesidir.

Küresel federasyonların birleşmesini destekliyoruz

Böyle bir dönemde, emekçilerin hak ve çıkarları için mücadele eden ve işçi sınıfının taleplerinin taşıyıcısı olan sendikal hareketin dünyada ve Avrupa'da güçlerini birleştirme kararı alması son derece doğrudur. Bu doğrultuda, üyesi olduğumuz Avrupa Enerji ve Kimya İşçileri Federasyonu (EMCEF) ile Avrupa Metal İşçileri Federasyonu EMF ve Avrupa Tekstil ve Deri İşçileri Federasyonu (ETUC:TCL) birleşerek Avrupa Sanayi İşçileri Federasyonu'nu kurmuştur. Yine üyesi bulunduğumuz Uluslararası Kimya Enerji ve Maden İşçileri Federasyonu (ICEM), Uluslararası Metal İşçileri Federasyonu (IMF) ve Uluslararası Tekstil ve Deri İşçileri Federasyonu (ITGLWF), birleşerek küresel sanayi federasyonunu kurmaya hazırlanmaktadır. Petrol-İş Sendikası, bu küresel birleşme süreçlerini desteklemekte ve sendikal hareketin her bir ülkede birlik perspektifiyle hareket etmesi gerektiğini düşünmektedir.

Bölge barışını merkeze alan bir dış politika izlenmeli

Ekonomik krizin etkisini sürdürmesi, emperyalist paylaşım kavgasını ve bölgesel çatışmaları da şiddetlendirmektedir. Komşumuz Suriye'ye dönük uluslararası müdahale tehditleri her geçen gün yoğunlaşmaktadır. Irak'ta ise parçalanma olasılığı yükselmektedir. Böylesine hassas bir dönemde hükümetin, “komşularla sıfır sorun” ilkesine uygun bir şekilde, sorumlu, bağımsız ve bölge barışını hedefleyen bir dış politika hattı izlemesi gerekmektedir.

Merkezinde Kıbrıs adasının olduğu Doğu Akdeniz'de, petrol ve doğalgaz arama çalışmaları nedeniyle büyüyen siyasi gerilim; bölgesel sorunları derinleştirirken, emperyalist güçlerin Akdeniz'de etkinliğini arttırmasına neden olmaktadır. Bu süreçte, Kıbrıs Sorunu'nun çözümü bölgesel barışın sağlanmasına ve bölge halklarının kardeşçe yaşamasına büyük bir katkı koyacaktır. Petrol-İş Sendikası olarak, Kıbrıs’ta çözümün Türk ve Rum halklarının ortak kararıyla belirlenmesi gerektiğine, iki halkın eşit şartlarda temsil edilerek gönüllü birliktelikle yaratılmış bağımsız, birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti olması gerektiğine inanmaktayız. Kuzey Kıbrıs'ta birtakım siyasi hesaplar ve özelleştirmelerle kamu varlıklarının talan edilmesine, neo-liberal uygulamalara karşı mücadele eden işçi konfederasyonları Türk-Sen ve Dev-İş ile dayanışma içerisinde olduğumuzu bildiriyoruz.

Ülkemizde toplumsal ve siyasal kutuplaşmayı hızlandıran uygulama ve politikalar, halkımızı ayrıştırmakta ve toplumsal barışa zarar vermektedir. Kürt Sorununun çözümünde birlik ve beraberlik perspektifiyle, toplumsal barışın bir an önce tesis edilmesi temel hedef olmalı, ayrımcı politikalardan kaçınılmalıdır. Bu açıdan Yeni Anayasa hazırlık süreci bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Petrol-İş, demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi ve sosyal bir Anayasa talep ettiğini ve Anayasa yazım sürecinin bu amaca uygun şekilde örülmesi gerekliliğinin bir kez daha altını çizmektedir.

Eti Maden, TPAO ve BOTAŞ zayıflatılamaz!

Türkiye'nin en önemli stratejik varlığı bor madenlerinin özel sektör tarafından işletilmesinin önünü açacak bir yasa değişikliği, TBMM Enerji Komisyonu'na gönderilmiştir. Bu değişiklikle hükümet,  dünyanın en büyük üreticisi konumunda olduğumuz bor madenlerini, “hizmet alımı” adı altında özelleştirerek yerli ve yabancı sermayenin kullanımına sunmaya hazırlanmaktadır. Petrol-İş, örgütlü olduğu Eti Maden'i zayıflatacak bu girişime karşı mücadele vermekte ve 2840 Sayılı Yasa'da öngörülen değişiklik tasarısının derhal geri çekilmesi gerektiğini savunmaktadır.

Borların özelleştirilmesi dışında işkolumuzda 6326 Sayılı Petrol Kanunu'nun tümüyle değiştirilmesi ve 4646 Sayılı Doğalgaz Piyasası Kanunu'nda değişiklik yapılmasını öngören tasarılar da hükümet gündemine alınmıştır. Bakanlar Kurulu'nda imzaya açılmasına karşın kamuoyundan gizlenen yeni Petrol Kanunu Tasarısı'na ilişkin Sendikamızın ciddi kaygıları bulunmaktadır. Tasarıda gözetilmesini istediğimiz konular şunlardır. Yasada petrol kaynaklarımızın aranması, geliştirilmesi ve üretilmesinin “milli menfaatlere” uygun olması ölçütü korunmalıdır. Ülke güvenliği ve yurtiçi tüketimde “memleket ihtiyacı” gözetilmeli, devletin petrol üretiminden aldığı pay korunmalıdır. Sektörde yabancı devlet ve şirketlerin etkisini artıracak düzenlemelerden kaçınılmalıdır. Devlet şirketimiz TPAO'ya petrol ile ilgili izin, arama ve işletme ruhsatlarında tanınan önceliklere dokunulmamalıdır.

4646 Sayılı Doğalgaz Piyasası Kanunu'nda yapılmak istenen değişiklikle ise bu sektörde faaliyet gösteren kamu kuruluşu BOTAŞ'ın taşımacılık ve ticaret faaliyeti yürüten iki şirkete bölünerek özelleştirilmesi amaçlanmakta ve doğalgaz alanında serbestleşmenin arttırılması hedeflenmektedir. Sendikamız, TPAO ve BOTAŞ'ın özelleştirilmesine yol açacak her türlü girişime, dün olduğu gibi bugün de karşı çıkacaktır. Sektörde yapılması gereken, milli şirketimiz TPAO'nun yeniden entegre bir yapıya kavuşturulması, diğer kamu kuruluşu BOTAŞ ile birleştirilmesi ve ülkemizde kamu eliyle etkin bir enerji politikasının geliştirilmesidir.

Emek düşmanı düzenlemelere karşı ortak mücadele verilmeli

Şubat ayında Ulusal İstihdam Stratejisi'ni güncelleyen hükümet, 2012 yılı içinde esnek ve taşeron çalışmayı yaygınlaştıracak, güvencesiz, düşük ücretle ve Özel İstihdam Büroları aracılığıyla “kiralık işçi” olarak çalışmanın önünü açacak düzenlemeleri “emeğe saldırı eylem planı” şeklinde hazırlayarak gündemine almıştır. Aynı plan doğrultusunda, işçi sınıfının elinde kalan son kazanımı olan kıdem tazminatı hakkımıza göz dikilmiştir. Petrol-İş Sendikası, başta kıdem tazminatı fonu uygulaması olmak üzere emek düşmanı düzenlemelere karşı emeği temsil eden örgütlerin işbirliği, dayanışma ve ortak mücadele perspektifi ile hareket etmesi  gerektiğini düşünmektedir. Konfederasyonumuzun son Genel Kurulu'nda kırmızı çizgimiz olarak belirlenen kıdem tazminatına ilişkin Türk-İş, üzerine düşen görev ve sorumluluğu yerine getirmeli, net bir duruş sergilemelidir.

12 Eylül'ün yasakçı zihniyetiyle hazırlanmış Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı, sendikal barajları kaldırmayan ve grev yasaklarını muhafaza eden, hak ve özgürlükleri genişletmeyen içeriğiyle ILO’nun 98, 87, 135 ve 151  sayılı sözleşmelerine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve Avrupa Sosyal Şartı’na aykırıdır. Halen Meclis gündeminde görüşülmeyi bekleyen Tasarı geri çekilmeli ve yeni bir tasarı Türkiye'nin altına imza koyduğu uluslararası sözleşmeler ile Avrupa Birliği temel insan hakları sözleşmeleri, Avrupa Birliği Sosyal Şartı ve ülkemizin sendikal deneyimleri dikkate alınarak hazırlanmalıdır. İşkolu barajındaki belirsizlik gerekçesiyle sendikal hak ve özgürlüklere aykırı şekilde yetki tespit taleplerini bekleten Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın ise yeni yasa çıkana kadar son istatistikler doğrultusunda bu sorunu acilen çözmesi gerekmektedir.

TBMM Genel Kurulu'na intikal eden bir diğer düzenleme olan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun Tasarısı'nın, ülkemizde artan iş cinayetlerini önleme noktasında yetersiz kalacağı açıktır. Tasarı, “işçi sağlığı” kavramını “iş sağlığı”na dönüştürerek işçiyi değil işin korunmasını ön plana almakta ve işçi sağlığı ve iş güvenliği alanını piyasalaştırmaktadır. 2012 yılının ilk dört ayında en az 250 işçinin iş cinayetlerinin kurbanı olması, bu alanda yeni ölümler beklenmeden devlet tarafından acilen etkin bir denetim mekanizması kurulmasını, sorumlulara caydırıcı cezaların verilmesini ve önlemlerin alınmasını sağlayabilecek yeni bir yasal düzenlemeye ihtiyaç bulunduğunu göstermektedir.

Kamuoyunda “Sahte Sendika Yasası” olarak bilinen kanuna dayanarak başlatılan toplu sözleşme görüşmelerinde hükümetin teklifine ve tavrına tepki gösteren memur konfederasyonlarının 23 Mayıs'ta gerçekleştirilen grev dahil eylemlerini destekliyor, kamu emekçilerinin insanca yaşayacak bir ücret, grevli toplu sözleşme hakkı ve güvenceli istihdam taleplerinin dikkate alınmasını istiyoruz.

Şişecam'a bağlı Soda, Kromsan ve Tuz İşletmeleri'nde 5 aydır sürdürdüğümüz toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığı için 18 Mayıs 2012 tarihinde 530 üyemiz greve çıkmıştır. Petrol-İş üyesi Soda, Kromsan ve Tuz İşletmeleri işçilerinin kararlı mücadelesinin başarıyla sonuçlanacağına inanıyoruz. Örgütümüz tüm gücüyle, grevdeki arkadaşlarımızın yanında olacaktır.

Hayatını sendikal mücadeleye adamış olan Sendikamız Eğitimcisi Süleyman Üstün Hocamızı, ölümünün 5. yılında özlemle anıyoruz. Süleyman Hocamızın bize öğrettikleri doğrultusunda Sendikamız, emeğe dönük saldırıların yoğunlaştığı bu dönemde sendikal hareketin küresel ve yerel ölçekte silkinmesi için birlik ve dayanışma perspektifini güçlendiren sendikal politika ve stratejiler izlemeyi sürdürecektir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Genişletilmiş Başkanlar Kurulu adına
Mustafa ÖZTAŞKIN
Genel Başkan