• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

BOTAŞ çökertilmek isteniyor SEYİRCİ KALMAYIN!

Sanayileşme ile birlikte enerjinin, bir üretim faktörü olarak önemi giderek artmaktadır. Buna paralel olarak, geliştirilen enerji politikaları da, ekonomik gelişmeyi, teknolojik ilerlemeyi ve uluslararası siyaseti belirleyici bir nitelik kazanmaktadır.

 

Dünyada uygulanan mevcut politikalar değişmedikçe, 2030 yılında dünya enerji ihtiyacının her yıl %1,6 artacağı öngörülmektedir. Bu artış hızı dünya enerji talebinin, 25 yılda %50 oranında artmasına yol açmaktadır.

 

13.02.2007

Sanayileşme ile birlikte enerjinin, bir üretim faktörü olarak önemi giderek artmaktadır. Buna paralel olarak, geliştirilen enerji politikaları da, ekonomik gelişmeyi, teknolojik ilerlemeyi ve uluslararası siyaseti belirleyici bir nitelik kazanmaktadır.

 

Dünyada uygulanan mevcut politikalar değişmedikçe, 2030 yılında dünya enerji ihtiyacının her yıl %1,6 artacağı öngörülmektedir. Bu artış hızı dünya enerji talebinin, 25 yılda %50 oranında artmasına yol açmaktadır.

 

Enerji tüketiminin yakıtlar açısından dağılımına bakıldığında; fosil yakıtlar, önceliğini hala korumaktadır.

 

Ulaştırma sektöründe ham petrolün, elektrik üretiminde kömürün yüksek oranlarda kullanımı devam ederken, son zamanlarda dünyada ısınma ve elektrik üretiminde doğal gaz kullanımı giderek artmakta ve yaygınlaşmaktadır.

 

Üretimde girdi maliyetlerinin düşürülmesi, uzun vadede ekonomik/ucuz ve güvenli taşıma sistemlerinin oluşturulmasını gündeme getirmiştir.

 

Ham petrol ve doğal gazın boru hatları ile taşınması; düşük maliyetli ve güvenli olduğundan, boru hattıyla taşımacılık; petrol/doğal gaz sektöründe, fiilen ekonomik faaliyet olarak önemli bir yere sahip olmaktadır.

 

Türkiye, dünya enerji piyasasında ham petrol ve doğal gaz alım işlemleriyle öne çıkmaktadır. Dünya ham petrol ithalatında 18. sırada, doğal gaz alımlarında ise 9. sırada yer almaktadır.

 

Doğal gaz ticaretinde boru hatlarındaki payımız %4,16, LNG alımlarında, %2,58 oranındadır.

 

Türkiye, Avrupa’nın doğal gaz ve ham petrol ulaşım hattı üzerinde olması nedeniyle, boru hattı taşımacılığına ilişkin uluslararası projelerde önemli bir aktördür.

 

Ülkemiz; Türkiye-Azerbaycan (Şah Deniz), Türkiye-Yunanistan, Mısır-Türkiye, Irak-Türkiye, Türkiye-Yunanistan-İtalya (Nabucco), Türkiye-Türkmenistan gibi yapım ve planlama aşamasında bulunan Uluslararası Doğal Gaz Boru Hattı Projeleri yanında, yapımı tamamlanmış olan Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Ham Petrol Boru Hattı Projesi’nde yer almaktadır.

 

Türkiye’nin, BTC projesi ile Hazar Bölgesi’nde üretilecek ham petrolün, dünya pazarlarına taşınmasını sağlayacak, enerji koridoru/terminali konumuna geleceği beklenmektedir.

 

Ülkemizde; boru hatları ile ham petrol ve doğal gaz taşımacılığı faaliyetleri ve doğal gaz alım-satım işlemleri BOTAŞ tarafından yürütülmektedir.

 

27.08.1973 tarihinde, Türkiye ve Irak Cumhuriyetleri arasında imzalanan “Petrol Boru Hattı Anlaşması” uyarınca, TPAO görevlendirilmiştir. Anlaşmada öngörülen işlerin yürütülmesi amacıyla; 15.08.1974 tarihinde sermayesinin tamamı TPAO’na ait olan BOTAŞ kurulmuştur.

 

BOTAŞ’a 1987 yılından itibaren boru hatları ile doğal gaz taşımacılığı ve doğal gaz alım-satım görevi verilmiştir. 1989 yılında ise, Bursa, İzmit ve Eskişehir kentlerindeki doğal gaz dağıtımının yürütülmesi işlevini üstlenmiştir.

 

TPAO’nun bağlı ortaklığı olarak faaliyetlerini yürüten BOTAŞ, 08.02.1995 tarihinde yeniden yapılandırılarak, İktisadi Devlet Teşekkülü statüsüne getirilmiş ve doğal gaz faaliyetlerinde kamu tekeli konumuna gelmiştir.

Ancak, Mayıs 2001 tarih ve 4646 Sayılı Doğal Gaz Piyasası ile bu konumu sona ermiştir. BOTAŞ’a bağlı bulunan Esgaz ve Bursagaz dağıtım şirketleri bu yasa doğrultusunda 2004 tarihinde özelleştirilmiştir.

 

BOTAŞ, aynı zamanda Marmara Ereğlisi’nde depolama ve Cezayir ve Nijerya’dan gelen LNG’nin gazlaştırılmasıyla, doğal gaz ana iletim hattını beslemeyi de sürdürmektedir.

 

BOTAŞ’ın 7 tanesi doğal gaz, 2’si LNG olmak üzere 9 tane 25-30 yıllık süreli doğal gaz alım anlaşması bulunmaktadır.

 

Bunlar; 4 tanesi Rusya Federasyonu, diğerleri İran, Cezayir, Nijerya ile ayrıca Azerbaycan ve Türkmenistan’la yapılmış anlaşmalardır.

 

Türkiye, %63-65 oranında Rus doğal gazına bağımlı durumdadır. Bu anlaşmalar; doğal gaz alınmasa bile bedelinin ödenmesini gerektiren “Yıllık alım yükümlülüğü” (Al ya da öde) içermektedir. Alınan doğal gazın 3. ülkelere yeniden ihracı, genellikle yasaktır. Herhangi bir uyuşmazlıkta uluslararası tahkim devreye girmektedir.

 

Satıcı ve alıcılar, fiyatları gizlediğinden gerçek fiyat bilgilerine ulaşılamamakta, aynı ülke ile yapılan anlaşmalar arasında bile farklılıklar bulunmaktadır.

 

BOTAŞ, 1990 yılında 3,4 milyar m3 doğal gaz alımı gerçekleştirirken, ülkemizde özellikle elektrik enerjisinde doğal gaz kullanımının artmasıyla (%57–60), 2005 yılında bu miktar 8 kat artarak 27 milyar m3’e ulaşmıştır.

 

Doğal Gaz Depolama Tesisleri Yetersizdir.

 

Doğal gazın mevsimsel, günlük ve saatlik tüketim taleplerini düzenlemek amacıyla dünya ülkeleri, üretilen veya ithal edilen doğal gazı yeraltında depolamak için tesisler inşa etmektedirler.

 

Türkiye, ilk doğal gaz anlaşmasını 1984 yılında imzalamış ancak, aradan 23 yıl geçmesine karşın, yeterli depolama tesislerine sahip değildir. Yıllık ulusal tüketiminin %20’sini karşılayabilecek kapasitede (5,5–6 milyar m3) depolama tesisine sahip olmamız gerekmektedir.

 

  • “Al ya da öde” yükümlülüklerini içeren bu anlaşmalara dayalı olarak; hemen hemen tamamı ithal edilen doğal gazın depolanamaması; özellikle kış aylarında ciddi anlamda doğal gaz sıkıntısına ve kaynak kaybına yol açmaktadır.

 

Ayrıca, BOTAŞ’ın doğal gaz alımlarında alım yükümlülüğü bulunmasına karşın, yurt içinde doğal gaz satışı yaptığı sektörlere bu yaptırım uygulanmamaktadır. Bu orantısız uygulama, BOTAŞ’ın gelir kaybına uğramasına neden olmaktadır.

 

BOTAŞ’ta Alacakların İzlenmesi ve Tahsili en sorunlu alandır.

 

BOTAŞ’ın gelirlerinin, neredeyse tamamı doğal gaz satışlarından oluşmaktadır. Ticari alacaklarının da büyük bir bölümü, bu satışlarından kaynaklanmaktadır. Ayrıca yurt dışından ham petrol taşımacılığı faaliyetlerinden de kaynaklanan, ticari alacakları bulunmaktadır.

 

BOTAŞ’ın 2005 yılı sonu itibariyle, tahsil edilemeyen alacakları; 2,4 milyar YTL anapara, 4,8 milyar YTL faiz olmak üzere toplam 7,2 milyar YTL düzeyindedir.

 

Bu alacakların büyük bir kısmı, KİT’ler ve yerel yönetimlere aittir. %90,6’sı Elektrik Üretim A.Ş. ve Hamitabat Elektrik A.Ş.’ye ait olup, bunu %6,6 ile EGO izlemektedir.

 

Ayrıca BOTAŞ, Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı’nın işletilmesine konulan kısıtlamalar (Körfez Savaşı, BM Ambargosu ve Irak İşgali) nedeniyle oluşan 740 milyon dolar tutarındaki alacağını Irak ve BM’den henüz tahsil edememiştir.

 

Bu durum, BOTAŞ’ın işletme ve yatırım finansmanı için kullandığı kredilerini zamanında ödeyememesine ve faizle yeni krediler alarak, borçlanmasına yol açmaktadır.

 

Doğal Gaz Alım Kontratlarının Özel Sektöre Devredilmesi Büyük Bir Risk Oluşturacaktır.

 

Dünya Bankası ve IMF’nin dayatmasıyla çıkarılan 4646 Sayılı Doğal Gaz Piyasası Yasası uyarınca, 2004 yılında dağıtım alanından çıkarılan BOTAŞ’ın doğal gaz alım kontratlarının, %80’lik kısmının da özel şirketlere devredilmesi dayatılmaktadır.

 

2009 yılında BOTAŞ, 2 ayrı şirket biçiminde yeniden yapılandırılarak iletim zinciri kamuda bırakılırken, ithalat şirketi özelleştirilecektir.

 

Oysa talep esnekliği çok zayıf olan bir ekonomik mal niteliğindeki doğal gaz fiyat dengesinin; serbest piyasa mekanizmasında sağlanması oldukça zordur.

 

  • Doğal gaz satıcısı ülkelerin/şirketlerin bir tür tekel oluşturduğu bu piyasada çok sayıda küçük şirketin yer alması, doğal gaz ithalatçısı ülkeye hiçbir yarar sağlayamayacaktır.

 

Doğal gaz satıcıları, genellikle devlet şirketleridir. Alım-satım anlaşmalarında pazarlıkların devletten devlete yapılması; doğal gaz fiyatları ödeme yükümlülükleri, ek indirim sözleşme maddelerinde kamu şirketi olan alıcıya önemli olanak ve avantajlar sağlamaktadır.

 

Doğal gaz kontrat devrine ön onay vermeyen doğal gaz satıcısı ülkelerin de pek çok benzer nedenle kamu şirketini, özel şirkete tercih ettikleri uygulamada görülmektedir.

 

  • Ön onay, devir ihalelerinde rekabet ortamını bozmaktadır. Yabancı ülke ve şirketleri, ön onay haklarını kullanarak, Türkiye’deki doğal gaz dağıtım ve ticaretini kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirebilmektedirler.

 

  • BOTAŞ’ın doğal gaz alım kontratları devredilirken, müşteri devri konusu düzenlenmemiştir. Bu eksiklik, yeni doğal gaz arz şirketlerinin müşteri paylaşımında karışıklıklar ve kaos yaşanmasına neden olacaktır.

 

BOTAŞ’a yüklü miktarda borcu olan EÜAŞ, Belediyeler, dağıtım şirketleri, BOTAŞ’ta kalırken ödemelerini düzenli yapan müşteriler, yeni özel şirketlere yöneleceklerdir. BOTAŞ’ın zaten bozulmuş olan gelir-gider dengesi daha da derinleşecektir.

 

Diğer yandan, BOTAŞ’ın devlet adına üstlendiği BTC Ham Petrol Boru Hattı’nın, yapım ihale süreçleri şeffaf ve katılımcı olmamıştır.

 

Bu proje kapsamında yapılan hizmet sözleşmelerinde çok sayıda usulsüzlüklerin olduğu denetim organlarınca saptanmıştır.

 

Proje bütçesinin dışında ek olarak 318 milyon dolar yabancı kaynak kullanmış ve BOTAŞ, borçlu konuma getirilmiştir. (207 milyon dolar)

 

Yapılan hesaplamalarda hattın, tam kapasitede çalışması durumunda; Türkiye’ye yıllık brüt getirisi; ilk16 yılda en fazla 200 milyon dolar, 17.-40. yıllarda ise en fazla 230 milyon dolar olabileceği ortaya çıkmaktadır.

 

Ayrıca projenin Türkiye bölümünün işletilmesi için, 1996 yılında merkezi Jersey Kanal Adaları’nda bulunan BIL, BOTAŞ’a bağlı ortaklık olarak kurulmuştur.

 

  • BOTAŞ’a bağlı bir kuruluş olmasına karşın, personel alımında ve özlük haklarında özel hukuk kuralları uygulanmaktadır. Yoğun bir biçimde personel alımı yapılarak, AKP hükümetinin kadrolaşma alanı haline getirilmiştir.

 

  • Diploma ünvanları, mesleklerine dair bilgi ve belgelere ulaşılamayan bu personel, ayda 5 ile 18 bin dolar arasında ücretlerle istihdam edilmiş ve kurum içinde gerilimlerin, çatışmaların olmasına neden olmuştur.

 

  • BIL, her yıl zarar ederek faaliyetlerini yürütmektedir. 2004 yılında 9,6 milyon YTL, 2005’te 23,2 milyon YTL ve Nisan 2006 tarihinde ise 7,7 milyon YTL faaliyet zararı gerçekleştirilmiştir.

 

  • BOTAŞ 2005 yılında 8,2 milyar YTL ciro, 20 milyon dolar vergi ödemesi ve 225,3 milyon dolar dönem kârı gerçekleşmiştir.

 

  • BOTAŞ’ta 693 kapsam dışı, 1.140 kapsam içi ve 571 özel güvenlik görevlisi olmak üzere toplam 2.704 personel istihdam edilmektedir.

 

BOTAŞ’ta Yönetsel Karmaşa ve Yönetim Krizi Yaşanmaktadır.

 

  • BOTAŞ’ta sık sık değişen Genel Müdürlerin yerine, çoğunlukla vekâleten yapılan atamalar, yönetim krizine ve riskli uygulamalara neden olmaktadır.

 

  • Karar ve yönetim organı üyeliklerindeki eksiklik, kararların zamanında ve sağlıklı bir biçimde alınmamasına yol açmaktadır.

 

  • Alacaklarını takip ve borçluları gözetim konusunda, yönetsel zafiyet söz konusudur.

 

  • Nitelikleri ve ünvanları belirlenmemiş, liyakata ve gerçek ihtiyaca dayanmayan personel alımları ve partizanca uygulamalar, BOTAŞ’ı siyasal iktidarların kadrolaşma alanı haline getirmiştir.

 

Sizlere sunulan bu çalışmamızda BOTAŞ’ın üstlendiği işlevler, sorun alanları, Türkiye ekonomisinde önemi ayrıntılı bir biçimde ortaya konulmuştur.

 

BOTAŞ’ta örgütlü olan sendikamızın bu konudaki talepleri, genel olarak şunlardır:

 

-        Uzun süredir vekaleten yürütülen BOTAŞ Genel Müdürlüğü’ne en kısa sürede asaleten atama yapılması,

 

-        Yönetsel istikrarsızlığa neden olan Yönetim Kurulu üyeliklerindeki eksikliğin tamamlanması,

 

-        Son yıllarda çalışanlar arasında derinleşen ücret farklılıklarının giderilmesi ve kaldırılan “ücret skalası ve Yan Kademe Sistemi”nin güncelleştirilerek yeniden uygulanması,

 

-        Sahada çalışanlar arasında eşitliğin ve adaletin sağlanması için saha tazminatının, tüm bölgeleri içerecek biçimde genişletilmesi,

 

-        BOTAŞ’ın mali açıdan darboğaza girmemesi için, alacaklarının; en etkili bir biçimde izlenmesi ve güvence altına alınmasına ilişkin uygulamanın hızla gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

 

Doğal gaz üretim ve ticaretinin giderek arttığı bölgemizde; doğal gaz alım anlaşmalarını devretmiş, ikiye bölünerek sadece iletimden sorumlu bir kamu kuruluşunun, uluslararası arenada önemli bir rol alması ve belirleyici olması mümkün değildir.

 

Gerek toplumsal çıkarın gözetilerek kamu yararının gerçekleşmesi, gerekse çalışma barışının sağlanması için; BOTAŞ’ın kontrat devirleri işleminden vazgeçilerek, kamusal niteliği güçlendirilmelidir.

 

Sendikamız, bu konudaki mücadelesini yaygınlaştırarak sürdürecektir.

 

Saygılarımızla

 

Merkez Yönetim Kurulu adına

Mustafa Öztaşkın

Genel Başkan