• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

SGBP altıncı bölgesel toplantısını yaptı

Diyarbakır'dan 'çözüm için Güç Birliği' mesajı

Sendikal Güç Birliği Platformu altıncı bölgesel toplantısını Diyarbakır’da yaparken, toplantıda Platformun Kürt sorununun demokratik çözümüne de katkı koyacağı vurgulandı.

MEHMET ASLANOĞLU/EVRENSEL
02.11.2011

Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP) altıncı bölgesel toplantısını Diyarbakır’da gerçekleştirdi. Toplantıyı yöneten Petrol-İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, “ilk hedeflerinin 8 Aralık’taki Türk-İş kongresinde mevcut yönetimi devirmek” olduğunu söyledi. Toplantıda söz alan Adıyaman, Diyarbakır ve Batmanlı işçiler ise platformun Kürt sorunun çözümü için mücadele etmesi çağrısı yaptı ve taşeron işçilerin örgütlenmesi, bölgesel asgari ücret, ödünç işçi uygulaması ve kıdem tazminatı gibi başlıklarda sorular sordu.

Cegerxwin Kültür Merkezi’nde yapılan toplantıya başta Diyarbakır, Adıyaman ve Batman’dan olmak üzere yaklaşık 300 işçi katıldı. Eğitim-Sen, SES, Tüm Bel-Sen ve DİSK temsilcileri ile Tez Koop-İş, Yol-İş 1 No’lu Şube, Belediye-İş, Tek Gıda-İş Diyarbakır Şube başkan ve yöneticileri de toplantıda yer aldı.

Toplantının konuşmacıları arasında Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin, TÜMTİS Genel Başkanı Kenan Öztürk, TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi, Deri-İş Genel Başkanı Musa Servi, Petrol-İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın ve Tek Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel yer aldı.

Toplantıya katılan TGS merkez yöneticileri üzerinde “gazetecilik için ayağa kalk” yazılı dövizler açarak tutuklu bulanan 64 gazetecinin durumuna dikkat çeken kampanyalarını duyurdular.

“Tekel direnişi yol gösteriyor”
Toplantıyı yöneten ve açış konuşmasını yapan Petrol-İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, Diyarbakır ve bölgenin 30 yıldır şiddetin ve acıların gölgesinde yaşadığını hatırlatarak buna neden olan Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için adımlar atılacağına, hükümetin daha önce denenmiş ve başarısız olmuş yöntemleri kullanarak, şiddet politikasıyla sorunu çözmeye çalıştığını söyledi. Öztaşkın bu şekilde, Kürt sorununun tüm ülkeyi yakan bir duruma getirildiğini söyledi. Bölgenin seçilmiş ve meşru temsilcilerinin, politikacılarının tutuklandığına, sorunun demokratik çözümünün önünü tıkadığına vurgu yapan Öztaşkın, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü yönündeki taleplerin aynı zamanda işçi sınıfının talepleri olduğunu belirtti. Öztaşkın, “Tekel direnişindeki sınıf dayanışması Kürt sorunun çözümü konusunda yol göstericidir” dedi.

Sendikal hareketin bir tıkanıklık yaşadığını ve sorunlara çözüm bulamadığını söyleyen Öztaşkın, “Sendikalar küçülüyor, etkisizleşiyor, en önemlisi ise itibarsızlaşıyor. Biz bu duruma müdahale etmek istiyoruz. Türk-İş yönetimi bu sorunlara çare bulmaktan uzak bir konumda. Bizim bu yürüyüşümüzün ilk hedefi 8 Aralık’taki kongrede Türk-İş yönetimini değiştirmektir. 8 Aralık’ta Türkiye emek hareketi için bir merkez olabileceğimizi herkese göstereceğiz” dedi. Oluşturdukları Sendikal Güç Birliği’nin emek talepleri yanında Kürt sorununun demokratik çözümüne de katkı koyacağını söyleyen Öztaşkın, “Biz hükümetin tüm şiddet yanlısı politikalarına karşı sınıfın tavrını ortaya koyacak ve barışı savunacağız” dedi.

“Hükümet bugünkü Türk-İş yönetimini kolluyor”
Adıyaman’dan gelen işyeri baş temsilcisi Ensari Bektaş’ın, Güç Birliği’nin bölgesel asgari ücret ve kıdem tazminatının kaldırılması konusundaki tutumu ve Yol-İş’in bu platforma katılıp katılmadığına ilişkin sorularına Tek Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel cevap verdi. Türkel, “Bugün hükümetin bölgesel asgari ücret, ödünç işçilik, kıdem tazminatı gibi işçi sınıfına yönelik uygulamaları hayata geçirmemesinin tek nedeni, 8 Aralık’taki kongrede mevcut Türk-İş yönetimini zora sokmamak içindir. 9 Aralık’ta mevcut yönetim tekrar seçildiğinde bilinmelidir ki, bu uygulamaları daha rahat hayata geçirecekler. Ama biz diyoruz ki 9 Aralık’ta Türkiye eski Türkiye olmayacaktır emek hareketi açısından. Biz DİSK, KESK ve hatta varsa Kamu Sen ile birlikte bu saldırılara karşı ortak mücadele edeceğiz ve mücadeleyi ülke sathına yayacağız” dedi.

Belediye-İş Diyarbakır Şube Başkanı Vezir Perişan, Türk-İş’in değişmesi için yüzünü kitlelere dönmesi gerektiğini belirterek Güç Birliği’nin “önce yönetime geleceğiz sonra mücadele edeceğiz” anlayışında olmaması gerektiğini vurguladı ve “Türk-İş Kürt sorununun çözümü için sürece katkı sunmalı, müdahil olmalı” dedi.

KESK adına konuşan Veysel Özekti ise, Güç Birliği’ni desteklediğini belirterek Kürt sorununun ülkenin en önemli sorunu olduğunu söyledi. Özekti, platformun Kürt halkının mücadelesini desteklemesini istedi.

Belediye-İş Diyarbakır Şubesi üyesi Sait Demir ise, bölgedeki olayların bir çatışma değil bir savaş olduğunu belirterek “Tankla topla çatışma olmaz. 400 bin askerle çatışma olmaz. Bölgede yaşanan düpedüz bir savaştır” dedi. Demir, “Bu savaşta Türk emekçilerinin çocuklarının asker olarak öldüğünü, ancak karşı tarafta ölenlerinde Kürt emekçilerin çocukları olan gerillalar olduğunun da bilinmesi gerektiğini” vurgulayarak “Sadece bir tarafın ölümlerini söylememek lazım ikisini birlikte söylemek gerek” dedi. “Hakkari’de 14 gerillanın napalm bombalarıyla, vahşice öldürüldüğünü” belirten Demir, “Malatya morgunda aileler cenazelerini tanıyamadı. Bu bir vahşettir. Buna dur demek lazım” dedi.

“İşçiler birleşerek mücadele etmeli”
Deri-İş Genel Başkanı Musa Servi ise, “Ülkedeki sorunların çözümü, anadilde eğitim mücadelesi veren Kürt halkı ile sendikal hakları, örgütlenme hakları için mücadele eden işçilerin birleşmesinden geçer” dedi. Bir çok ilde işçilerin anayasal hakkı olan sendikalı olma hakkını kullandığı için baskı gördüğünü, gözaltına alındığını, tutuklandığını belirten Servi “Aynı baskıları daha ağır bir biçimde anadili, kültürü için mücadele edenler de yaşıyor” dedi. Hükümetin bölgede de, sendikal harekette de kendisi gibi düşünmeyene hayat hakkı tanımadığını vurgulayan Servi, “Görüldüğü gibi eğer biz işçi sınıfı olarak bölgedeki baskılara karşı durmazsak aynı baskılar bize daha ağır bir biçimde geri dönüyor” dedi.

İzmir’den gelen ve Basın-İş üyesi olan Cengiz Denli ise, “Billur Tuz, Sarvanoğlu işçilerinden kardeş Diyarbakır işçilerine selam getirdim” dedi. Sermayenin emekçileri sömürürken din, dil ve ırk ayrımı yapmadığını belirten Denli, “Biz de işçiler olarak din, dil ve ırk ayrımı yapmadan birleşerek mücadele etmeliyiz” dedi. Denli’nin konuşması alkışlarla karşılandı.

Diyarbakır Tekel işçisi Cüneyt Karakuş, 90’lı yıllarda Türk-İş’in hükümet deviren eylemler yaptığını hatırlatarak “Bugün ise hükümetin yanında yer alıyor. Tekel direnişinde bize destek olmadı. Şu an kalan bin 500 tekel işçisi, 100’er 100’er işten atılıyor. Güç Birliği buna karşı ne yapabilir. Ne yapmayı düşünüyorsunuz?” diye sordu.

İşçilerin Güç Birliği’nden beklentileri
Adıyaman Petrol-İş işyeri temsilcisi Mustafa Korkmaz ise, yeni sendika yasası ile ilgili olarak Türk-İş’in hükümetle görüştüğünü ve “sendikalar kazançlı çıktı” açıklamasını yaptığını hatırlattı. Korkmaz, Güç Birliği’nin bu konudaki görüşlerini merak ettiğini söyledi. Petrol-İş Batman işyeri temsilcisi Mehmet Akbel de, Türk-İş’in TİS sürecindeki pasifliğini ve sessizliğini eleştirdi.

Adıyaman Petrol-İş işyeri temsilcisi Mehmet Dönmez, Kürtlerin sadece dilini kullanmak ve özgürce yaşamak istediğini belirterek bu mücadeleye katkı sunulmasını istedi. Dönmez, “Biz artık TİS sürecinde hükümetin ayağına giden değil, onu ayağına getirten yönetim istiyoruz” dedi.

Batman Petrol-İş’ten Şeyhmus Çiçek ise, “Kürt sorununun 30 yıllık bir savaşa, 400 milyar dolara, 17 bin faili meçhul ve 100 bin insanın ölümüne neden olduğunu” hatırlatarak Güç Birliği’nin “üst kimlikten arındırılmış demokratik bir anayasa” için mücadele etmesi gerektiğini söyledi.

TGS Disiplin Kurulu üyesi Sultan Özer, Diyarbakır’a TGS yönetimi olarak hem tutuklu gazetecilerle görüşmeye hem de Güç Birliği’ni desteklemeye geldiklerini söyledi. Zarakolu ile birlikte tutuklu gazeteci sayısının 64’e ulaştığını hatırlatan Özer, “Yarın kimin hangi gerekçeyle tutuklanacağını kestiremez hale geldik. Bizler kalemimizi barışın hizmetine adadığımız için hedefteyiz” dedi. Türk-İş’i değiştirecek gücün Güç Birliği olduğunu söyleyen Özer, “Şu an 10 sendika var. Bunu 20’ye, 30’a çıkarmak gerek. Her işçi bir Türk-İş delegesini ikna etmeli. Mevcut yönetim devam ederse 9 Aralık’ta ne iş güvencesi kalacak ne de kıdem tazminatı” dedi. Özer’in konuşması işçiler tarafından alkışlarla destek buldu.