• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Kadın direnişçilerin gözünden Flormar direnişi...

"KADININ FENDİ, FLORMAR'I YENECEK"

08.06.2018

Flormar, yüzde 80'i  kadın, yaklaşık 350 kişinin çalıştığı, kozmetik alanında üretim yapan bir fabrika. Makyaj yapmak için kullanılan farlar, rujlar, ojeler, fondötenler orada üretiliyor. Çoğunluk kadın olunca, her türlü baskı ve yıldırma politikasının uygulanması da kolay olmuş Flormar işvereni açısından. Erkeklere, kadınlara göre biraz daha toleranslar sağlanmış, bazı hakları konusunda esnek davranılarak duruma ses çıkarmalarının önüne geçilmiş. Yıllardır bunun böyle süregeldiğini söylüyor Flormar direnişçisi kadınlar. olan "Kadınız diye bizi güçsüz gördüler sanırım" diyen Flormar işçisi kadın çok güzel özetliyor aslında olup biteni.

Ocak 2018'de başlayan ve Mart 2018'de son aşamasına gelen sendikalaşma faaliyetleri sonucu, fabrikada Petrol-İş Sendikası'nın toplu sözleşme ve görüşme yapması için yeterli çoğunluk sağlanmış, yetki başvurusu yapılmıştı. Nisan 2018'de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Petrol-İş'in yetki tespiti konusundaki başvurusunu onaylayarak "... Petrol-İş Sendikasının yetki tespiti isteminde bulunması üzerine Bakanlığımızca yapılan incelemede; adı geçen sendikanın yasanın aradığı gerekli çoğunluğu sağladığı tespit edilmiştir" resmi cevabını gönderir.
Gebze Organize Sanayi Bölgesi'nde kozmetik  alanında üretim yapan ve çoğunluk hisselerine Fransız kozmetik tekeli  Yves Rocher'in sahip olduğu Flormar, uluslararası sözleşmelere de Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na da aykırı davranıyor, çalışanların insan haklarını çiğniyor.

FLORMAR'A PETROL-İŞ GİRECEK

Flormar yönetimi, uyguladığı baskı ve sindirme politikalarıyla sadece işçi düşmanlığı değil, kadın düşmanlığı da yaptığını bütün davranışlarıyla gösteriyor. Direnişçi kadınlarla yaptığımız görüşmelerin de ortaya çıkardığı üzere, kadınları daha kolay baskı altına alabileceğini, onları sindireceğini düşünen Flormar yönetimi bu konuda çok yanılıyor. "Kadının fendi Flormar'ı yenecek" diyor direniş alanını bayram yerine çeviren Flormar işçisi kadınlar. Bir kadın "ben korkmuyorsam, hiç kimse korkmasın" diyerek direniş sayesinde cesaretinin geldiği noktayı gözler önüne seriyor. Kadın işçilerin sendikalı olma ve işten atıldıktan sonra direnişi sürdürme konusundaki kararlılığı, Flormar işvereninin oyununun bozulduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor.

DÜŞÜK ÜCRETLERDEN KADIN-ERKEK AYRIMCILIĞINA

Flormar işçisi kadınları "yeter artık, buraya kadar" dedirten neydi peki? Direnişçi kadınların kendi anlatımlarına göre, ücretlerden  memnun olmayan da vardı, çalışma sürelerinden de, kimisi kadın-erkek ayrımcılığından bıkmış, kimisi şeflerin kaba davranışlarından yorulmuştu. Sendikaya üye olduğu için atılan da vardı, atılan arkadaşını desteklediği için çıkartılan da. "Burada hepimiz varsak varız, birlik olmazsak hiçiz" diyor Flormar'a sendikayı getirecek olan kadınlar.
İşten atıldığı için 15 Mayıs'tan beri direnişte olan 119 işçinin yaklaşık 94'ü kadın. İçeride de çalışan 200 işçinin yarısı sendika üyesi, içerideki arkadaşlara "korkmasınlar, sendikadan vazgeçmesinler, biz direnerek kazanacağız" mesajı yolluyorlar. Direnişin 23. gününde bütün canlılığıyla ve coşkusuyla sürdürülen direnişin en büyük neşe kaynağı dayanışma ziyaretçileri. Bazen gelen olmadığında morallerinin bozulduğunu da ekliyorlar sözlerine. 
Kimisi yeni başlamış çalışmaya, kimisi 14 yıldır makine başında. Yeni işe başlayan "on yıl sonraki halimi gördüm, o yüzden sendikalı oldum" diye anlatıyor örgütlenme sebebini. Yeni başlayan da aynı ücreti alıyor, on yıllık çalışan da: Asgaride eşitlenmiş ücretler. Daha önce 12 saat imiş çalışma süresi, şimdi on saat çalışıyorlarmış. Ama çok zor şartları, "bazen ağladığımı bilirim uzun süre çalışmaktan" diyor kadınlardan biri, bir diğeri "hayatımızın çoğu burada geçiyor, 10 saat artı iki saat yol eder 12 saat" diye ekliyor kaygılarını.
Kadınlarla erkekler arasında ayrımcılık da var Flormar'ın çalışma ortamında. Örneğin yemek molasında, erkeklerin beş dakika daha fazla oturmalarına izin veriliyor, kadınların molası bittiğinde ise "haydi haydi" diye söyleniyorlar. Erkeklerin hatalarına daha çok tahammül ediliyormuş, "biz bir şey yapsak hiç affetmiyorlar ama erkekler yaptığında bir şey denmiyor" diye anlatıyor bir kadın direnişçi. "Onlar bir şey istediğinde ikiletmiyorlar, biz bir şey istesek bir ton laf işitiyoruz" diye ekliyor bir başkası.
Ayrımcılığa ek olarak, kadınların gece vardiyalarından çıkışta servis sorunu da yaşamışlar uzun süre. Karanlıkta tek başına ıssız bir yoldan işle ev arasında gidip gelmek zorunda kalan bir kadın işçi bunu yöneticilere söyleyip çözüm istediğinde "yapabileceğimiz bir şey yok, bütçemiz yetersiz, gidip geleceksin" cevabını almış.

DİRENİŞÇİ KADINLAR ANLATIYOR:

SENDİKA OLMAYINCA HİÇBİR SOSYAL HAKKIN YOK

9 yıldır Flormar'da çalışan 42 yaşındaki Sultan Kılıç, "daha iyi şartlarda çalışmak için, daha iyi bir ücret ve daha çok saygı görmek için" diye açıklıyor sendikalı olma sebebini. Tek başına iki çocuk yetiştiren Sultan Kılıç, onlara daha iyi bir hayat sunmak istiyor, "en azından okusunlar da benim gibi kötü şartlarda çalışmasınlar" diye dile getiriyor gelecekten beklentisini. Şu anda 10 saat çalıştıklarını, öncesinde 8-8 vardiyasında 12 saat çalıştıklarını sözlerine ekliyor, "günümüzün çoğu burada geçiyor, bazen ağladığımı bilirim işin ağırlığından" sözleri,  çalıştıkları zorlu  ortamın koşullarını özetliyor adeta. "Sendika olmayınca olmuyor, istediğin zammı alamıyorsun, hiçbir sosyal hakkın yok" diyen Sultan Kılıç, direnişten umutlu, "sendika içeriye girecek" diye bitiriyor sözlerini.

KADIN-ERKEK AYRIMI İNANILMAZ DERECEDE YÜKSEK

Flormar'da 11 yıldır çalışan 33 yaşındaki Ayşe Öztürk 18 yıldır çalışma yaşamında olduğunu, bugüne kadar hiç sendikalı bir işyerinde çalışmadığını belirtiyor.  Sendikaya üye olmasının başlıca sebebi düşük ücretler. Sendikadan önce de zaten sürekli dile getirirmiş bu sorunu, "sözünün arkasında durmamak olmaz" diyerek girmiş o da arkadaşlarıyla birlikte. "Flormar işçileri olarak ilk defa bir araya geldik" diye özetliyor sendikanın ilk olumlu etkisini. İşyerinde kadın-erkek arasında ayrım yapılmasından da şikayetçi Ayşe Öztürk. Kadınlara yıllardır yoğun bir sindirme politikası uygulandığını belirtiyor. Erkeklerin hiçbir isteği geri çevrilmezken, kadınlar bir şey istediğinde bir dünya laf işittiklerini, bunun yıllardan beri böyle olduğunu belirtiyor. "Bunlar kadın, sesi çıkmaz, bağırdık mı siner, susar" diye düşünüyorlardı" diye paylaşıyor düşüncelerini. Erkek-kadın ayrımı inanılmaz derecede yüksekti diyor. Erkeklere her konuda müsamaha gösterilirken, aynı sabrı kadınlara gösteremiyorlardı diye ekliyor. Bir de tehdit edildiğini belirtiyor Ayşe Öztürk, özel hayatına kadar girmişler sendikadan vazgeçsin diye. Ne kadar korkuyorlarmış sendikadan meğerse dedirtecek derecede adeta.

SENDİKALI OLDUĞUMUZ İÇİN DAHA GÜÇLÜ OLURUZ DEDİK

7 yıldır Flormar işçisi Elif Uslu, 30 yaşında. İlk çocuğunu doğurduğunda ayrılmış, sonra tekrar girmiş Flormar'a... "Hasretine dayanamadım, 10 ay sonra geri döndüm" diyor kinayeli bir şekilde. "Şimdi ikinci kez çıkmış oldum, üçüncüde gireceğim inşallah. Allah'ın hakkı üç" diye ekliyor gülerek. İki çocuk annesi, çocuklarını kayınvalidesine bırakıp her gün direniş alanına mesai yapar gibi gidip geliyor. Neden sendikalı olduğunu "haklarımızı daha iyi alabilmek, sesimizi daha iyi çıkartabilmek için, sendikalı olduğumuz için daha güçlü oluruz dedik" sözleriyle açıklıyor. Eşi de çok destekliyor Elif Uslu'yu. Arkadaşlarını desteklemek için destek amacıyla turnikeye parmak bastığı için atılmış o da. Pişman değil, "yine olsa yine yaparım" diyor. Direnişten umutlu, "güzel şeyler olacak inanıyorum, inandığım için zaten üye oldum, kadının fendi Flormar'ı yenecek, döneceğiz fabrikaya, hem de davullarla döneceğiz" diye bitiriyor sözlerini.

EN FAZLA İKİ ÜÇ KİŞİYLE KONUŞUYORDUK, ŞİMDİ HEPİMİZ KARDEŞ GİBİ OLDUK

37 yaşında iki çocuk annesi Firdevs Buzdemir ise bir buçuk senedir Flormar'da çalışıyor. Çalışma hayatına da yeni girmiş, burası onun ilk işyeri. Ne tür sorunlar yaşıyordunuz diye sorduğumuzda "Baskılar vardı, sürekli sendikalı olanlar geri çekilsin" diye baskı yapıyorlardı. Neden sendikaya üye oldunuz sorusuna "Haklarımızı aramak amacıyla" diye cevaplıyor. Firdevs Buzdemir'in çalışırken yaşadığı sıkıntılardan birisi çalışma saatleri. İki vardiya halinde ve onar saat çalıştıklarını, ama gidiş gelişle bu sürenin 12 saate çıktığını belirten Firdevs Buzdemir, "Evden daha çok burada vakit geçiriyorduk" diyor. Ayrıca asgari ücretten de şikayetçi. "Ben gireli bir buçuk yıl oldu, ama 15 yıldır çalışan da ben de aynı ücreti alıyoruz" sözleri, Flormar'ın ücret politikalarını gözler önüne seriyor.
Firdevs Buzdemir'in dile getirdiği önemli ve açıkçası üzerinde en çok durulması gereken konuladan birsi de iş güvenliği önlemleri.
Oje bölümünde çalıştığı için sürekli aseton solumak zorunda kaldıklarını, önlem alınmasını istediklerinde "önlem almaya başlıyoruz, önlemler alıyoruz" sözleriyle geçiştirildiklerini belirtiyor. Şu ana kadar herhangi bir önlem alınmamış. Sendika girerse, bir çözüm bulunur elbet diyoruz.
Firdevs Buzdemir de arkadaşlarını desteklediği için işten atılanlardan. Çevik kuvvet eşliğinde çıkarılmışlar fabrikadan. Direnişin en büyük kazançlarından biri kurulan dostulklar ona göre. "En fazla iki üç kişiyle konuşuyorduk, ama şu anda hepimiz kardeş gibi olduk, içeriye böyle canlı bir şekilde girmek istiyoruz, halaylarla, sendikalı bir şekilde" diye direnişle ilgili umutlarını dile getiriyor.

BEN KORKMADIYSAM, İÇERİDEKİLER HİÇ KORKMASIN, ÜYE OLSUNLAR

Dört yıldır Flormar'da çalışan Şükran Akyıldız, 37 yaşında. Sevkiyat bölümünde, üretimden ayrı bir yerde depoda çalışıyor. O yüzden direnişte en çok üretimdeki arkadaşlarla yakınlaştığı için memnun. Evli ve iki çocuk annesi Şükran Akyıldız, başta eşinin baskısıyla da karşılaşmış, borçları olduğu için "işten çıkarılırsan iyi olmaz, o yüzden bulaşma" demiş. Şimdi destekliyor ama. "Buradaki herkesin borcu var" diye ekliyor düşüncelerini.
Borçları nedeniyle işten atıldığında başka bir işe girmiş, ancak aklı direnişte olduğu için adapte olamamış, çıkmış.
Haklarını alamadığı için kızgın Şükran Akyıldız. Yıl sonuna doğru, işleri yetiştirebilmek için saat onlara kadar çalışmışlar, haftasonu dahil çalışmışlar. Maaşlara zam istendiğinde önce tamam deyip sonradan yapmamışlar.
Servis nedeniyle pek çok kez mağdur olmuş Firdevs Buzdemir, birinde vardiya çıkışında, akşam, tam bir saat servis beklemiş. "Evde bekleyen çocuğum var, yöneticiyi aradım, telefona bakmadı" diye ekliyor. "Flormar değil, direniş güzelleştirir" sözleriyle bitiriyor konuşmasını.

BİR KADIN OLARAK HER ŞEYİ YAPACAĞIMIZA İNANDIK DİRENİŞTE

Hatice Yılmaz, 42 yaşında. 11 yıllık Flormar işçisi. İki oğlu var. Hakkını alamadığı için, operatör olarak çalıştığı halde, yeni gelenlerle aynı maaşı aldığı için sendikaya üye olmaya karar vermiş. Ne ikramiye var ne bir ek gelir diye ekliyor düşüncelerini. Şeflerin davranışlarından da şikayetçi Hatice Yılmaz. Kaba davranışlara maruz kalmışlar yıllarca. Diğer direnişçi kadınlar gibi o da 25. madde gerekçe gösterilerek atılmış. Nedir diyoruz, biz de bilmiyorduk, çıkınca öğrendik diyor. "Hırsızlıkmış, iş durdurmaymış, kırmaymış, dökmeymiş, böyle söylendi bize" diyor.
Direniş size ne kazandırdı sorusuna "Bir kadın olarak her şeyi başaracağımıza inandık. Belki bizi güçsüz gördüler o yüzden attılar, ama şimdi daha da güçlendik." cevabını veriyor.

O KADAR BASKI VARDI Kİ, İŞTEN GÜÇTEN KİMSE ARKADAŞLIK KURAMIYORDU

37 yaşında, 12 yıllık Flormar işçisi Sevil Yıldız ise sendikaya sonradan üye olmuş. İlk başta temkinli yaklaşmış örgütlenmeye. Ancak çalışanları, ekibi işin içine girince geride duramamış.  Üretim müdürü "sen bu işin içinde yoksun, yukarı çık" deyince, "yokum, ama arkadaşlarımı toparlayamıyorum" cevabını vermiş. Arkadaşlarını çalışmaya ikna edemeyince onu da atmışlar. O da çevik kuvvet eşliğinde atılanlardan. Bundan önceki işyeri de sendikalaşmaya çalışırken kapandığı için ilk başta aynı şeyin burada da olacağını düşünmüş. Ancak direnişe katılınca umudu artmış.
Mola saatlerinde çok sıkı olduklarını, bir dakika bile gecikmelerine tahammül edilemediğini belirten Sevil Yıldız, mola biter bitmez vardiya amirlerinin başlarında dikilerek "haydi, haydi" diye baskı yaptıklarını sözlerine ekliyor.
"Biz onlar için fedakarlık aptık, yeri geldi molaya çıkmadık, ama yine de kapı dışarı ettiler. Onlara yaptığımız fedakarlık boşa gitti." diyerek dile getiriyor yarı sitem, yarı kızgınlık içeren duygularını.

SENDİKA FLORMAR'A GİRECEK, BİZ DE HAKLARIMIZI ALACAĞIZ

Hafize Dursun, 32 yaşında, 10 yıldır Flormar'da çalışıyor. Evli iki çocuğu var. İki çocuğunu da on aylıkken bırakmak zorunda kalmış Flormar'da çalışırken.
Onun da en büyük şikayeti ücretler. Operatör olarak çalıştığı halde "operatör maaşı almıyorum, herkes gibi asgari ücret alıyorum" diyor Hafize Dursun. Maaşlarından duydukları memnuniyetsizliği yöneticilere iletmişler, ancak herhangi bir iyileştirme yapılmayınca sendikalı olmaya karar vermişler. Daha önce çalıştığı işyerinde sendika olduğu için bu konuda biraz deneyimli. "En azından şartlarımız iyi olsun, biz de rahat edelim dedik" diye özetliyor sendikaya üye olma sebebini.
O da servis sorunu yaşayanlardan. Evine uzak bir güzergahtan bindiği için geç saatlerde 20-25 dakika yürümek zorunda kalıyorlarmış. Yöneticilere bunu ilettiklerinde ise "güzergahın değişmesi maliyeti arttırır, şu anda bütçemiz yok" cevabını almışlar.
Sendikadan vazgeçmeleri için 500 lira bağlılık primi önerilmiş. Kabul etmemişler. "Kabul eden arkadaşlar oldu" diyerek üzüntüsünü dile getiriyor. İşten atıldığında gece vardiyasında çalışmak üzere işyerine gitmiş. Kapıdan içeri almamışlar, çıkış kağıdını eline tutuşturmuşlar.  "O saatte orada kalakaldım. Ne servis var, ne bir araç" diyor Hafize Dursun.
"Biz biliyoruz sendikanın ne olduğunu, içerideki arkadaşların da buna destek olmasını istiyoruz, sendikaya üye olsunlar" diyerek diğer arkadaşlarını da sedikalı olmaya çağırıyor.

ONLARA BAKINCA ON YILLIK HALİMİ GÖRÜYORUM, O YÜZDEN SENDİKALI OLDUM

Direnişin en genç kadın işçilerinden Cansu Koç, henüz 20 yaşında. Flormar'da bir buçuk senedir çalışıyor. Direnişin başından beri katılıyor. "Ortam çok güzel, burada gerçekten bir birlik, beraberlik var" diye anlatıyor direnişle ilgili duygularını.
Kendisi bir buçuk yıldır çalıştığı halde on beş senelik çalışanın da kendisiyle aynı maaşı, üstelik asgari ücret almasını kabullenemiyor. "Ben onlara bakınca, on yıllık halimi görüyorum, o yüzden böyle bir şeye başvurduk" diyor.
Sendikaya üye olma sebebi esas olarak ücretlerin düşüklüğü. Buna ek olarak hiçbir yasal haklarından da yararlanamıyorlarmış, ikramiye de yokmuş. Bunun bir yerde haksızlık olduğunu düşünüyor.
Atılan arkadaşlarını yalnız bırakmayıp alkışla, toplanarak desteklediği için o da sonraki grupla atılmış. "Sendikalaşmak yasal haktır, bu haklarının arkasından gitsinler" diye üye olmayanlara sesleniyor Cansu Koç.

FLORMAR'DAN İBARET DEĞİLMİŞ HAYAT, ONU ÖĞRENDİK

11 yıllık Flormar işçisi Ayşe Güldali 32 yaşında. Bekar ve anne babasıyla yaşıyor. Herşeyin farkında olan direnişçilerden biri. Kasım'da 12 yılı dolacakmış, "nasip olmadı" diyor. Daha önceki işyerinden mesailer çok uzundu diye ayrılmış, ücretleri iyiymiş ama. Dokuz senedir operatör olarak çalışıyor Flormar'da. Babasının 400 liralık emekli maaşına ek olarak eve giren tek maaş, üstelik kirada oturuyorlar. Yine de desteklemişler kızlarını. "Üç ay da gerekse, dört ay da gerekse diren" diyerek yanında olduğunu belirtmiş babası.
Çalışma koşullarından şikayetçi Ayşe Güldali. 11 yıldır çalıştığı halde doğru düzgün hakları olmadığından söz ediyor. Maaşını çoğu kez utanarak söylüyormuş, yeni girenlerden sadece 100 lira fazla alıyor operatör olduğu halde.
Kadın-erkek ayrımcılığı da varmış Flormar'da Ayşe Güldali'ya göre. Çaylarda, yemeklerde "bayanlar yukarı, bayanlar yukarı" diye bağırırken, erkeklerin bir beş dakika daha oturmalarına izin verilirmiş.
Servis sorunu onu da etkilemiş. "Gecenin bir saatinde onbeş yirmi dakika yol yürüyordum tek başıma" diye belirtiyor yaşadıklarını. Müdüre ilettiğinde "ben müdür olduğum halde o kadar yol yürüyorum, siz de yürüyün bir şey olmaz" cevabını almış. Gerekçe olarak güzergah değişikliğinin maliyeti arttırdığı ileri sürülmüş.
Flormar'ı kaybettik belki, ama güzel dostluklar kazandık, bir aile kazandık" şeklinde dile getiriyor direnişle ilgili duyguları. "Petrol-İş gibi bir sendika kazandık, en önemlisi bu. Arkamızda onlar olduğu sürece pes etmeyeceğiz." diye bitiriyor sözlerini.

Selgin Zırhlı Kaplan
Petrol-İş Kadın Dergisi
Genel Yayın Yönetmeni