PETKİM’in yüzde 51’i 2 milyar 50 milyon dolara ağırlığı Kazaklarda olan bir ortak girişim grubuna satıldı. Grubun yetkilileri, üyeler hakkında detaylı bilgi vermekten kaçındı Türkiye’nin en büyük petrokimya tesisi PETKİM’nin yüzde 51’lik kamu hissesi blok satış yöntemiyle 2 milyar 50 milyon dolara en yüksek teklifi veren TransCentralAsia Petrochemical Holding Ortak Girişim Grubu’na satıldı.
Anayasa Mahkemesi sürpriz yaptı ve anayasa değişikliği paketine yönelik iptal taleplerini reddetti. Oysa yüksek mahkemenin Cumhurbaşkanı Sezer ve CHP’den gelen iptal taleplerini kabul etmesi bekleniyordu. Raportörün mütalâsı o yöndeydi.
Dün satılan Petkim hakkında sayın okuyucularıma bilgi vereceğim. Petkim'in başında Kenan Yavuz isminde (kendisini tanımadığım, görmediğim) bir kamu görevlisi var. Sadece Petkim'de yaptıklarını izliyorum.
Dün yine heyecanlı bir gündü. Türk sanayinin önemli kuruluşlarından biri olan Petkim’in yüzde 51 hissesinin blok satış ihalesi yapıldı.
AKP’siyle MHP’siyle, GP’siyle DP’siyle sermaye partileri, seçim bildirgelerinde ve propagandalarında her konuda atıp tutuyorlar; ama bir şeyden taviz vermiyorlar: Piyasa ekonomisi, aynı anlama gelmek üzere rekabetçi serbest piyasa ekonomisi!
Petkim'in patronunu arıyoruz ya, önemli bir telefon geldi; "PETKİM'i alan konsorsiyumun ne Teksas'lı fonla ne de Eurasia Grup'un sahibi Alexander Maskevich'le alakası var. Şirketlerin ismi birbiriyle karıştırıldı" dedi. Şaşırdık kaldık.
İlişkilendirilmiş gazetecilik, tek sesli, tekel çıkarlarının emrindeki medya yapılanması pekiştikçe, haber değeri olan haberler haberleştirilmedikçe, yaşamımızı etkileyen gelişmelere ilişkin bilgi sahibi olabilme şansımız azalıyor, gözümüzden kaçan önemli şeyler oluyor...
Petrol-İş Sendikası'ından, basına hitaben yazılmış 19.12.2005 tarihli bir mektup ve dosya aldım. Tüpraş satışına ilişkin, A&G Araştırma'ya bir kamuoyu araştırması yaptırmışlar, hem onun sonuçlarını göndermişler, hem de 'Siz bu akıldışı satışa ikna oldunuz mu' diye soruyorlar.
Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, mektubunda serzenişte bulunuyor: "Bugün Türkiye sessizliğe gömülmüş durumda. Tıpkı 2004 yılındaki satıştan sonra olduğu gibi..." diyor ve iki soru soruyor. Birinci basına: ...toplumun bilgilenmesinin en önemli kanallarından biri olan basın yayın kanallarımızın temsilcileri bu akıl dışı satışa ikna olmuş mudur?
Bu yazıyı yazmak için birkaç gündür kıvranıp duruyorum. Bir türlü istediğim gibi olmuyor, yazıyorum, siliyorum sonra yeniden başlıyorum. Bir insana dair yazmak zor, bir soruna dair yazmaya benzemiyor. Ama deneyeceğim; bugün işçi sınıfının Süleyman Hocasını yazmaya çalışacağım. Bu yazı Süleyman Üstün üstüne, Kemal Türkler’in deyişiyle “işçi sınıfının Süleyman’ı” üstüne.