Çok mektup geliyor. Her konuda geliyor. Özellikle o gün hangi konu öne çıkmışsa; “sanatçı Barış’ın talihsiz ölümü... Başbakan’ın oğlunun gemisi... PETKİM’in satışı...” hangisi güncelleşmişse okur duygularını açıyor. Mektuplar bana geliyor. Fakat Türkiye’ye yazılıyor.
PETKİM'İN, çoğunluk hissesinin blok satışında en yüksek teklifi veren grubun dosyası açıldıkça, kamuoyunda tedirginlik derinleşiyor. Özelleştirme İdaresi yetkilileri, Kazak Grup'un gizemi konusunda, "Ön yeterlilik aldılar. Bizce bir tereddüt yok. Ama kendilerini tanıtmalılar" derken topu üstü örtülü biçimde istihbarat teşkilatına attı.
Özelleştirme 1979 yılında Britanya’da başbakan Margaret Thatcher’in Muhafazakar Partisi tarafından başlatıldı. Fransa’da ise sosyalist François Mitterand özelleştirmeyi ilk uygulayanlardandı. Britanya’da Thatcher sonrasında iktidara gelen İşçi Partisi’de muhafazkarlardan devraldığı özelleştirme programını sürdürdü.
Şu işe bakın! Tam da, "Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar Türkçe konuşa konuşa gideceğimiz" günleri beklerken, Çin Seddi'nin "dibindeki" Kazakistan'ın Turan Alem'cileri, ellerinde "pasaport fotokopileri"yle Kazakça, Rusça, Ermenice; hatta, bazı bilgilere göre, Rumca konuşa konuşa Türkiye'ye kadar geliverdiler! 2 milyar 050 milyon doları "bastırdılar".
Petkim'in yüzde 51'in 2 milyar 50 milyon dolara satılması, hem rakamın büyüklüğü hem de alıcılarının enerji ve kimya piyasasının "kontrol" elemanları olması nedeniyle dikkat çekiyor. İlk tepkiler Petkim'e en yüksek teklifi veren Rus-Kazak sermayesinin kurduğu TransCentralAsia Petrochemical Holding ortak girişiminin finans ayağını oluşturan Troika Dialog'un Yönetim Kurulu Başkanı'nın Ermeni asıllı yatırımcı Ruben Vardanian "ulusal tavır" açısından sancı yaratıyor.
Yirmi yıllık özelleştirme tarihimizde neler gördük neler. İptal edilen ihaleler, ihaleyi kazanıp da parayı ödeyemeyenler, teklif gelmeyen ihaleler. Öte yandan iyi örnekler de var. Çok başarılı halka arzlar ya da blok satışlar da yapıldı bu dönem boyunca.
PETKİM’in yüzde 51’lik hissesinin iki milyar elli milyon dolara satılmasını sermaye gazeteleri “rekor fiyat” başlıklarıyla selamladılar ve ihale fiyatının “piyasa değerini üçe katladığını” belirterek bunu büyük bir başarı olarak gösterdiler.
Türkiye'nin gözbebeği kuruluşu satıyorsunuz... Alıcının kim olduğu belli değil.. Ya da Özelleştirme İdaresi biliyor ama saklıyor... Satışın ardından kuşku verici isimler ortaya çıkıyor... Aralarında diasporanın adamı Ermeni işadamı bile var...
Aylardır, yıllardır AKP'nin "ne olursa olsun, önce satış" ilkesini dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışıyoruz... Her şeyden önce "vatan mevhumundan uzak" bir yaklaşım sergileyen AKP, Türkiye'nin bütün temel kurumlarını sattı. Sonuç şu: Toplam borç 200 milyar dolardan 450 milyar dolara çıktı.
Ne zaman ki, bu ülkenin 80 yıllık emeği-göz nuru-birikimi bir devlet kuruluşu; “Özelleştirme İdaresi’nin yetersiz bilgilendirme yöntemiyle” satılınca çoğumuzun milli duyguları kabarıyor. Şahlanıyor. Alevleniyor.