Tek tek sıralamaya gerek yok. Son bir yılda İstanbul , İzmir, Ankara ve Antalya’da başta şu karanlık Bilderberg olmak üzere uluslararası nitelikte birçok siyasi, ekonomik, askeri, güvenlik , kültürel ve benzeri toplantılar düzenlendi. Bu toplantılarla ‘yabancıların’ Türkiye’ye ilgisi doruğa çıktı. Bunun yanı sıra aynı yabancı ülke, kurum ve kişilerin Türkiye’ye yatırımları hızla arttı.
Petrol ülkesi değiliz, ihtiyacımızın yüzde 93'ünü ithalatla karşılıyoruz. Ama bu demek değildir ki, petrole dayalı ne varsa ithal edeceğiz. Petrol, bir yakıt olmanın yanında pek çok sanayi sektörünün de hammaddesi. Ve bunun için petro-kimya tesislerinde işlenmesi gerekiyor. Bu işi yapan tesisler, sanayi içinde önemli bir yere sahip. Bilhassa plastik sanayiinde.
Öncelikle OYAKBANK'ın satışıyla bazı arkadaşlarımız konuyu yeniden gündeme getirdiler, OYAKBANK'ın satışını kendi tezlerini doğrulayan (bayram yaparcasına) kanıt olarak sundular ve şu görüşleri yinelediler:
Türkiye’de önce bazı makamlar için gündeme gelen “liyakat” sorunu, şimdi şirketler için de tartışılıyor. Yani görevi ya da işi yerine getirme yeteneğine sahip olana vermek.
Bilindiği gibi Petkim Petrokimya Holding’in yüzde 51 hissesi için yapılan ihaleyi en yüksek teklifi 2 milyar 50 milyon dolar olarak veren TransCentral Asia Petrokimya ortak girişim grubu kazandı.